Sicimler
Sicim teorisi (M teorisi) son yıllarda evrenimizin neden oluştuğunu açıklayabilen en iyi teoridir. Fizikteki ilerlemeler ile evrenin atomlar ve atom altı parçacıklar (proton, nötron vb.), elektronlar ve fotonlar gibi yapılardan oluştuğu keşfedildi. Fakat bu parçacıklar neden oluşmaktaydı? Evrenin kumaşı neden oluşmaktaydı? Evreni oluşturan en küçük yapı neydi? Bu sorular cevapsız kalıyordu. Sicim teorisinin ortaya çıkması ile tüm sorular cevaplanmış oldu.
Sicim teorisine göre
evrenin yapı taşı sicimlerden (iplikciklerden) oluşur. Evrende bulunan her şey
ama her şey sicimlerden meydana gelmektedir. Bu sicimler bükülmekte,
kıvrılmakta ve titreşmektedirler. Sicim teorisi yerçekimi kuvveti,
elektromanyetik kuvvet, zayıf ve güçlü nükleer kuvvet, karanlık madde, karanlık
enerji, kara delikler, büyük patlama gibi olayların tamamı matematiksel olarak
açıklayabilmektedir.
Bu evrenin ve evrenlerin
yaratıcısı olan Allah Kuran’da acaba bize en küçük olan (kendisinden daha
küçüğü olmayan) bu yapı ile ilgili bir işaret vermiş olabilir mi diye Kuran’a
baktığımızda büyük bir delil ve mucize görürüz.
Nisa 49. “Kendilerini
temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir.
Onlar, (fateel) iplikçik kadar bile haksızlığa uğratılmazlar.”
Nisa 77. “Kendilerine;
'Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin' denenleri görmedin mi?
Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah'tan
korkar gibi hatta daha da şiddetli bir korkuyla korkuya kapılıyorlar ve:
'Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli
değil miydin?' dediler. De ki: 'Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler
için daha hayırlıdır ve siz (fateel) iplikcik kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.”
İsra 71. “Her insan
grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse,
onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir (fateel) iplikçik kadar bile haksızlığa
uğratılmazlar.”
Bu üç ayette Allah hiç kimsenin haksızlığa
uğratılmayacağını bildirmektedir. Ama bunu bildirirken çok önemli bir kelime
kullanmaktadır. Bu kelime fateel (فَتِيلً) kelimesidir. Ayetteki fateel (فَتِيلً) kelimesi string (sicim), wick (fitil), twisted (bükülmüş-kıvrık),
entwined, woven (örülmüş, dokunmuş) anlamlarındadır. [F. Steingass,
Arabic-English Dictionary, s. 775.]
Başka sözlüklerde de bu kelimeye sicim, bükülen ip
anlamı verilmiştir. [1]
Bu kelimenin string
(sicim) anlamına geldiği net olarak görülür. Hatta kelimenin diğer anlamları
birlikte düşünüldüğünde kıvrılmış iplik (kıvrılmış sicim) anlamı daha doğrudur.
Anlam birleştirildiğinde yüce Allah’ın evrende kendisinden daha küçük hiçbir
şeyin olmadığı sicimleri (string) işaret ettiği net bir şekilde görülür.
Sicimler (String):
Evredeki en küçük yapılardır. Evrende sicimlerden daha küçük bir yapı yoktur. O
kadar küçüktürler ki atom çekirdeği güneş sistemimizin büyüklüğünde olsaydı 1
sicim (string) ancak bir ağaç boyutunda olurdu; Fitile benzer yapıları vardır; Kıvrılırlar
ve titreşirler; Evren bu sicimlerin iplik gibi örülmesi ile meydana gelmiştir.
Diğer bir deyiş ile titreşen sicimlerden örülmüştür.
Bu sicimlerin bükülmüş-kıvırı
olması bilimsel makalelerde de geçmektedir: “Sicim teorisine göre maddeyi
oluşturan temel parçacıklar 10 boyutlu uzayda kendi üstüne kıvrılarak titreşen
tek boyutlu enerji sicimleridir.” [2-3]
Bu ayetin normal bir
ipten bahsetmediğini sözlükler ile gördük. Kullanılan bükülmüş gibi ifadelerde
sicimi tam tamına açıklıyor. Kur’an’da normal bir ipten bahsedilirken “habele”
kelimesini kullanır. [Ali İmran 103, 112; Taha 66; Şuara 44; Tebbet 5]
Yukardaki ayetlerde ise başka bir kelime kullanılıyor ki sadece bu ayetlerde
kullanılıyor. Bu da yine sicimlere işaret olunduğunun bir delilidir.
Aklını kullanan herkes
bu ayetten ilk çıkarımı şu olur: “Ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazsınız” yani
savaş meşakkatinden alacağınız mükâfatlarınızdan en ufak bir şey eksiltilmez.”
[Keşşaf, c. 2, 194.] yani ayet normal ipten bahsetmiyor, en küçük yapının böyle
olduğuna işaret ediyor.
Sebe 3. “İnkar edenler,
dediler ki: "Kıyamet saati bize gelmez." De ki: "Hayır, gaybı
bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde bir zerre
ağırlığınca hiç bir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan küçük olanı da,
büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitaptadır."
Allah Kuran'da
haksızlığa uğratılmama ile ilgili zerre ağırlığını kullanmıştır. Ama haksızlığa
uğratılmama ile ilgili başka bir kelime daha kullanmıştır. Bu da az önce
gördüğümüz fateel (sicim) kelimesidir. Zerre kullanırken ağırlık vurgusu
yapılmışken sicim kullanırken ağırlık vurgusu yapılmamıştır. Çünkü zerrelerin
ağırlığı varken sicimlerin ağırlıkları yoktur. Bu ayrıntıya sadece ve sadece
sicimleri ve zerreleri yaratan Allah dikkat çekebilir.
Nisa 124. "Ve men ya’mel mines sâlihâti min zekerin ev unsâ ve huve
mu’minun fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne nakîrâ(nakîran)"
Türkçesi: "Erkek veya kadın, mümin olarak, kim yararlı işler işlerse,
işte onlar cennete girerler, kendilerine en küçük parça kadar
zulmedilmez."
(نَقِيرًا) ‘nekiran’ kelimesinin ‘parmak şıklatma ile ortaya çıkan hafif ses’ anlamını Araplar çok değersiz-önemsiz şeyler için kullanırlar. Örneğin; ‘Benimle bir parmak şıklatması kadar ilgilenmedi’ derler. Burada anlam ‘hiç
ilgilenmedi’ anlamı verir.
Sicimler enerji içerirler. Tek boyutta titreşerek
atom altı parçacıkları oluştururlar. Titreşim şekillerine göre farklı atom altı
parçacıkları oluşur. Telli bir müzik aletinin tellerinin titreşimi ile farklı
notalar nasıl ortaya çıkıyor ise sicimlerin titreşimi ile farklı atom altı
parçacıklar oluşur. Evrenimizi ve tabii ki bizi de bu titreşen sicimler-ipler
oluşturur. Aslında evren bu iplerin oluşturduğu bir titreşim, bir vibrasyon ve
bir müziktir.
Ayetten Yüce Allah’ın evrendeki en küçük şey olan
bir sicimin bir titreşimi, bir vibrasyonu kadar bile kimseye haksızlık
yapmayacağını anlarız. Bir iplik-sicim evrendeki en küçük şeydir, onun
titreşmesi de evrendeki en küçük atom altı parçacığını oluşturur.
Zariyat 7. “O haleli yollara sahip göğe yemin olsun
ki,”
Bu ayette “yollar” için kullanılan kelime “hubuk”
kelimesidir. Bunun anlamını öğrenmek için Razi’nin tefsirine bakalım: "Habük kelimesinin, gökyüzünün iyi dokunması, yapısının sağlam olması
manasına geldiği, Arapça'da sık ve güzel dokunmuş kumaş için
"hasenu'l-hubuk" sıfatının kullanıldığı söylenmiştir." [Razi, ilgili ayet tefsiri.]
“Maddenin aslı olan “habk” sıkı bağlayıp muhkem kılmak ve
kumaşı sıkı sağlam ve üzerinde san'at eseri zâhir olacak vechile güzel bir
zemin üzere dokumak ma'nâsına gelir ki, esası safâkat, ya'ni kumaşı sağlam ve
güzel dokumak diye hulâsa edilmiştir.” [Elmalılı Tefsiri, ilgili ayet tefsiri.]
Bu anlamı onlarca müfessir nakletmektedir. [Beydavi, İbn Abbâs, Katade, Mücahid,
er-Rabi, Kurtubi, İbn Cevzi, …, ilgili ayet tefsiri.]
Bu kelimenin kökü (حبك) (habk) olup sıkı dokumak (weave tight), örmek (braid),
(plait hair = saç örmek gibi), bir ipi bükmek (twist rope), birbirine geçmiş (interlaced),
birlikte dokunmuş (interwoven) gibi anlamları vardır. [Hans Wehr, s. 182; Al-Mawrid,
s. 451; Lanes Lexicon, s. 503-504.]
Allah evrenin çok sıkı bir şekilde kıvrılan iplikcikler
ile örüldüğünü ve dokunduğunu bildirmektedir. Yakın zamanda ortaya atılan sicim
(M teorisine) göre evrenin kıvrılan sicimlerle (string) çok sıkı bir şekilde
örüldüğü, dokunduğu anlaşılmaktadır. Evrenin neden yapıldığını en iyi açıklayan
sicim (string) teorisine göre evren 11 boyutludur. Hepimizin görebildiği ve
anlayabildiği 4 boyut vardır. Sağa-sola
1. boyut, ileri-geri 2. boyut, yukarı-aşağı 3. boyut olarak rahatlıkla
anlaşılabilir. 4. boyut ise zamandır (time). Peki, sicim teorisinin
matematiksel olarak öngördüğü kalan 7 boyut nerededir? Bu boyutları algılamamız mümkün mü? Bu
boyutları fark etmemiz mümkün değildir. Bu boyutlar sicimin bulunduğu
alandadır. Bir sicimin boyutu 10-33 cm’dir. Sicimler bu kadar küçük bir alanda
7 boyutta kıvrılarak evreni bir ip gibi çok sıkı bir şekilde örerler ve
dokurlar. O kadar sıkı dokunmuştur ki bir sicim uzunluğunda bile boşluk yoktur.
Bilimsel makaleler aynı ifadeler kullanılmaktadır: “… these
(bu) extra dimensions (boyutlar) have to be “compactified” (sıkıştırılmıştır)
by being curled up (kıvrılarak) …” [4]
Yazar Zeynep Camat’ın bu konuyu kapsayan ve başlıkta Kur’an’daki
gibi aynı ifadeleri kullanan bir kitabı vardır. [3]
Kaynaklar:
1. Al-Mawrid, A Modern Arabic-English Dictionary, s. 815; Hans Wehr, s. 814; Socrates Spiro, Arabic-English Vocabulary of The Colloquial Arabic of Egypt, s. 444; Wortabet’s, Arabic-English Dictionary, s. 480; Mevlüt Sarı, Arapça Türkçe Lugat, El Mevarid, s. 1130.
3. Zeynep Camat, Evreni Dokuyan İplikler Süper Sicimler, Evrim Yy. İstanbul, Eylül 2008.
Yorumlar
Yorum Gönder