Sperm göğüs ve bel arasından mı çıkar? (Târık, 86/7)
Gayrimüslimlerin en çok eleştirdiği âyetlerden biri de Târık 7’dir. Allah âyetlerinde şöyle buyuruyor: “İnsan neden yaratıldığına bir baksın. O, atılan bir sudan yaratıldı. O su, bel ve göğüs kafesi arasından çıkar. Şüphesiz Allah onu (öldükten sonra) tekrar yaratmaya elbette kādirdir.”
Gayrimüslimler bu âyetleri
alıp, şöyle iddiada bulunmaktadırlar: Âyetler bize spermin bel ve kaburga
kemiği arasından çıktığını söylüyor fakat bu doğru değildir. Sperm testislerden
çıkar ve testisler belirtilen bölgede değildir.
Şimdi âyetin analizine
geçelim: Bu âyet tarih boyunca üzerinde tartışmalar yapılmış bir âyettir. Yani
âyet çok kapsamlıdır, çok derindir. Yani âyetin tek bir yorumu yoktur, pek çok
yorumu vardır. Biz de bu farklı yorumları ele alıp âyeti açıklayacağız.
İnsan Çıkıyor
Yorumu
İlk olarak, âyetlerin Arapçasına
baktığımızda Târık 7’de ‘o su’ gibi bir ifade görmüyoruz. Buna göre âyet
insanın çıktığı yeri yani anne karnından çıktığı yeri ifade ediyor olabilir.
Bunun anlatımı şöyledir: Allah ilk âyette kimden bahsediyor? İnsandan. Sonraki
âyette? Yine insandan. 8. âyette ‘tekrar yaratmaya elbette kâdirdir’ denilirken
ne kastediliyor? Yine insan. Buna göre 7. âyet de insandan bahsediyor olmalı.
Yine Allah farklı bir âyette
[1] bebeğin anne karnından çıkışını Târık 7’deki ‘çıkmak’ kelimesiyle ifade ediyor. Buna göre Târık 7’in insanın
anne karnından çıktığı görüşü daha sağlam olur.
Yine bu görüşü Kurtûbî
tefsirinde nakletmiştir. [2]
İddia: İnsan yine de bel ve
kaburga arasından çıkmaz yani karından çıkmaz. Karnın altındaki pelvik bölgeden
çıkar.
Cevap: Âyetteki ‘sülb’ (bel)
kelimesinin anlamını iyi bilmek gerekir. Elmalılı’nın belirttiğine göre bu
kelime omuriliği ifade edip kuyruk sokumuna da kapsar. [3] Bu kelimenin bu
anlamda olduğuna pek çok kaynak vardır. [4] Pelvik bölge kuyruk sokumu ve
kaburga arasındadır. Buna göre dediğimde hiçbir hata yoktur.
Fakat yine de belirtelim ki bu
görüş zayıftır nitekim 5. âyette neyden yaratıldığımız soruluyor. İnsanın anne
karnından dışarıya çıkması bunu açıklamaz, bunu ‘su’ yorumu açıklar. Yine
beşinci, altıncı ve sekizinci âyetteki fiiller geçmiş zamanda kullanılıyorken
yedinci âyette şimdiki veya geniş zaman kullanılıyor. Buradan âyetlerde
bahsedilen şeyin farklı olduğunu çıkartabiliriz. Yine 7. âyetin duraklama
işareti ‘Lâm’ iken diğer âyetlerdeki duraklama işareti ‘Tı’dır. ‘Lâm’ işareti
kullanıldığında iki âyet arasında duraklama olmaz buna göre 6. ve 7. âyet şöyle
okunur: “Atılan bir sudan yaratıldı, çıkar bel ve kaburga arasından.” Bu da
sudan bahsedildiği görüşünü güçlendirir.
Bacak ve
Omurga Arası Yorumu
Şimdi bu âyetin ikinci
yorumuna geçelim: Âyette kaburga için ‘terâib’ kelimesi kullanılıyor. Bu kelime
şu anlamlara gelebilir: “Terâib kelimesinin anlamı ‘kişinin iki bacağı, iki eli
gibi uzuvları’ mânâsında olduğu İbn Abbâs, İkrime, Dehhâk ve Süfyân es-Sevrî tarafından
rivâyet edilmiştir.” [5]
Yedinci kelimesi için şu
açıklama yazmaktadır: لْآخَرُ تَسَاوِي الشَّيْئَيْنِ (iki şeyin eşitlenmesi) yani insan
vücüdunda eşit seviyede olan iki şey için ‘terâib’ kelimesi kullanılıyor. Bu
anlamdan hareketle bu kelimeye bu anlamlar verilmiş.
Eğer bu kekimeyi ‘iki bacak’
mânâsında alırsak da âyette hiçbir sorun kalmıyor nitekim testisler omurga ve
iki bacak arasında bulunur.
Folikül
Yorumu
Üçüncü olarak, âyetler kadının
suyundan bahsediyor olabilir. Bilim ve Yaratılış Ağacı bu konuda şöyle
buyuruyor:
“Kadın üreme
organlarından yumurtalık (ovaryum) üzerinde ayda bir defa follikül (içi su dolu
baloncuk) oluşmakta ve bu follikül patlayarak içindeki yumurta (ovum) hücresini
Fallop tüpüne doğru hızla fırlatmaktadır. Baloncuktaki bu patlama sonucu
meydana gelen ‘tazyikle fırlatılma olayı’ sayesinde yumurta hücresinin gideceği
yere ulaşması sağlanmış olur. [6-7] Eğer tazyikle atılma olmasa idi yumurta
hücresi tutunma yerine yani rahime varamayıp karında farklı noktalara tutunurdu,
bu olaya ise dış gebelik denir. [8] İnsanın yaratılışı bu hücrenin bulunduğu
tazyikli suyla başladığı için Kur’ân bu olayı tazyikli atılan sudan yarattık
diye belirtmiştir. Kur’ân’ın indiği dönemde hücre veya ovum diye bir kavram
Dünya’da olmadığı için en basit ve anlaşılır haliyle su ifadesi kullanılmıştır
[…] Spermde de bir suyun içinde yüzen sperm hücreleri vardır ve tohumlamayı bu
sperm hücreleri yapar, tıpkı kadının suyundaki ovum hücresi gibi. Fakat biz
nasıl ki sperm için su lafını kullanabiliyorsak ve insan bu sudan yaratıldı
dememiz normal ise aynısını kadının suyu içinde söyleyebiliriz. Yani kadının
suyu içindeki bir hücre yavruyu oluştursa bile genel anlamda yavrunun bu sudan
oluştuğunu söyleyebiliriz. Çünkü aynı kullanımı zaten spermde de yaparız.” [9]
Bahsedilen ovum overlerde
bulunmaktadır. Overler kuyruk sokumu ve kaburga arasındadır.
Yine Elmalılı bu mânâdan söz
etmektedir:
“Öte yandan
ulûkun yani döllenmenin meydana gelmesinde kadından da bir maddenin iştirak
edip katıldığı daha sonra çocuğun anaya da benzemesi durumlarının ortaya
çıkmasından da anlaşılmasına ve hadiste de bunun kadın menisinin katılıp üstün
gelmesinden olduğunun söylenmesine dayanılarak katılan etkili veya etkiyi kabul
eden bir unsurun dahi nazar-ı itibara alınması gerekmiştir ki bu unsur kadının
bezr (tohum) veya büyeyza (yumurtacık) tabir olunan ve döllenen yumurtacığıdır.
Kadının suyunun bir meni gibi sayılması rahmin üstünde ‘mebiz’ denilen
yumurtalıktan çıkan bu yumurtacıklar dolayısıyladır. “Suyun tamamından çocuk olmaz.”
hadisi gereğince çocuk erkek suyunun tamamından değil bir kısmından olduğu
gibi, kadın suyunun da hepsinden değil, bu yumurtacığındandır […] Rahmin iki
tarafından üstte, her biri bir tarafta iki delik vardır. Bunlara rahim boruları
denilen iki boru (Fallop borusu) bitişmiştir. Uzanışları deliklerden rahmin iki
tarafı üzeriden boğum yakınına doğru karşı karşıya bir hizadadır. Çapları çok
küçüktür. Ünsiyet ve yakınlık yönleri rahimde sabit ve yerleşmiş; vahşilik
tarafları ise serbest, yayılmış ve serilmiştir ki buna borunun sayvanı denir.
Yumurtalığı kucaklar, yumurtalıklar borunun bu sayvanları içine
yerleştirilmiştir. Yüzeylerinde büklümler pürtükler ve mesafeler ve iki
yumurtalık arasında on beşten yirmiye kadar şeffaf küçük torbacıklar vardır ki
hacimleri is tanecikleri gibidir. Bunlar da sarıya çalar yapışkanlı bir sıvıyı
kapsarlar. İşte yumurtalıkların faydası böyle birtakım torbacıkları kapsamaktır
ki bu torbacıklar daha sonra erkek menisinden gelişmesi mümkün olmak üzere önce
oluşturulmuş birer tohum diye zannedilmekte ve öyle kabul edilmektedir. Bunları
rahime nakleden de borulardır. Fıkıhta ‘erkek menisi; beyaz, kalın ve atma
özelliği taşır, kadın menisi ise, ince ve sarı olur, atma özelliği taşımaz’
diye tarif olunması da bu açıklamalara uygun düşmektedir. Bu şekilde çocuk,
sülb ve göğüs kemikleri arasından çıkan iki suyun toplanmasından meydana
gelir.” [3]
Yine Celal Yıldırım şöyle
buyurmaktadır:
“Yumurta
oluşumu: Yumurtalık dokusunda bir Graaf folikülünün olgunlaşması ve olgunlaşan
Graaf folikülünün patlamasıyla içerdiği yumurtanın Fallop borusuna düşmesiyle
gerçekleşir. Yumurtalıkta binlerce Graaf folikülü vardır. Küçük kesecikler
görünümünde olan Graaf foliküllerinin her birinde sonradan yumurtayı meydana
getirecek olan büyük bir hücre bulunur. Hipofîzden salgılanan folikül uyarıcı
hormonun etkisiyle folikülün çeperindeki hücreler artar, ici bir sıvıyla dolar
ve yumurta olgunlaşır. Sonunda folikül patlar ve yumurtayı atar. Serbest kalan
yumurta Fallop borusundan geçerek döl yatağına ulaşır. Her ay bir folikül
olgunlaşarak âdet görmenin 14. günü döl yatağına bir yumurta bırakır.” [10]
Bu verilen mânâ hem çelişkiyi
giderir hem de bu apaçık bir mucize olur.
Prostat,
Veziküla Seminalis Sıvıları Yorumu
Dördüncü olarak, meninin
tamamı testislerden gelmez. Menînin %95’i Prostat’tan ve Vesiküla Seminalis’ten
gelir. [11-2] Bahsettiğim bu iki organ kuyruk sokumunun hizasındadır buna göre
âyet bunları da kapsar. [13-5] Bu mânâya göre âyette yine hata yoktur nitekim
âyette ‘menî’ değil ‘mâ’ kelimesi geçiyor ki bu kelime ‘sıvı-su’ mânâsındadır.
Buna göre âyetler bu sıvıdan bahsediyor olabilir.
Hem diyelim ki âyet tüm menîyi
kastediyor. Testislerin o bölgede olmaması hata mı? Değil nitekim Allah
çoğunluğun nereden çıktığından bahsediyor. Dediğim bölgelerden sıvının %95’i
çıktığı için Allah’ın testislerden illa bahsetmesine gerek yok. Mesela benim 10
tane giysim olup 9 tanesi Çin’den gelse ve ben desem ki: “Giysilerim Çin’den
geliyor.”
Bu bir hata mı? Hayır. Ben
çoğunluğun nereden geldiğini (çıktığını) söylüyorum. Buna göre âyetlerde hiçbir
hata yoktur.
Vas Deferens
Yorumu
Beşinci olarak, sperm hemen
testislerden penise geçmez. Sperm testislerden Vas deferens kanalıyla kuyruk
sokumunun hizasının yukarısından geçer sonra penis yoluyla atılır. [16-7]
Kuyruk sokumunun hizasının üstünde olması onun ‘sülb’ ve ‘terâib’ arasından
çıktığını gösterir.
Sülbten Erkek
ve Terâibten Kadın Kinâye Yorumu
Altıncı olarak, ‘sülb’
kelimesi erkekten kinâye olup, ‘terâib’ kadından kinâye olabilir. [18] Buna
göre âyet şunu demiş olur: “O su, erkek ve kadından çıkar.”
Bu açıklamayı anlamak için
‘küll’ (bütün) ve ‘cüz’ (parça) kavramlarını bilmek gerekir. Örnek olarak siz
‘İstanbul’dayım’ diyince siz tüm İstanbul’da değil, İstanbul’un bir parçasında
bulunursunuz. Buna küll ile cüz kastetmek denilir. Kur’ân da bazen küllden
bahseder ama cüzü kasteder veya cüzden bahseder ama küllü kasteder. İkisinden
örnekler verelim: Nûh 15-6. “Görmüyor musunuz Allah yedi göğü birbiriyle nasıl
uyumlu yaratmıştır? Onların içinde Ay’ı bir ışık, Güneş’i ışık kaynağı
yapmıştır.”
Mesela bu âyette Allah 7 kat
göğün içinde Güneş’in olduğunu söylüyor fakat Güneş sadece ilk göktedir. Yine
Allah bir âyette şöyle buyuruyor: Yûsuf 82. “İstersen orada bulunduğumuz şehre
ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğru söylüyoruz.”
Bu âyette ‘şehre sor’
deniliyor ama kastedilen şehir halkıdır. Yani şehir bütün iken, halk onun bir
parçası. Yine Allah şöyle buyuruyor: Bakara 211. “Sor (bakalım)
İsrailoğullarına, onlara nice açık âyetler vermişizdir.”
Allah burada Yahudilere soru
sormamızı istiyor. Fakat Allah burada tüm Dünya’daki Yahudileri mi kastediyor?
Hayır, onların bir kısmını kastediyor. Şu ana kadar küll ile cüzün
kastedilmesini gördük. Şimdi cüz ile küllün kastedildiği (buna külliyet ilgisi
denilir [19]) örneklere bakacağız: Bakara 43. “Hem namazı dosdoğru kılın,
zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.”
Âyetteki ‘rüku edenlerle
birlikte siz de rükû edin’ ifadesinden kastedilen sadece rükûnun kendisi değil
onun da dahil olduğu namaz; rükû edenlerden kastedilen ise rükûyu içeren namazı
kılanlardır. Yine Allah şöyle buyuruyor: İnsân 26. “Gecenin bir bölümünde de
O'na secde et. Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et.”
Bu âyette de ‘secde et’
denilirken kastedilenin, secdenin kendisinin de dahil olduğu akşam ve yatsı
namazının [20] ya da öğle ve ikindi namazının ikamesi olduğu ifade
edilmektedir. Yine Allah şöyle buyuruyor: Rahmân 27. “Yalnız sonsuz büyüklük ve
ikram sahibi Rabbinin yüzü bâkî kalacaktır.”
Bu âyetteki ‘yüz’ kelimesi
Allah’ın tümünü ifade eder. Yine Bakara 144. “Artık yüzünü Mescid-i Harâm
tarafına çevir; nerede olursanız olun yüzünüzü o yöne çevirin.”
Bu âyette de ‘yüzünüzü’
denilerek tüm vücut kastediliyor. Aynı şekilde Allah ‘sülb’ diyerek erkeği ve
‘terâib’ diyerek kadını kastediyor. Bu da bilimsel olarak doğrudur. İnsan
kadının suyundan ve erkeğin suyundan yaratılır. Kadının suyunun ne olduğunu
daha önce açıkladım.
Şimdi burada kinâyenin
olduğuna dair deliller verelim: İlk olarak, Kur’ân’da cinselliğe, cinsel organlara
ve cinsel sıvılara yapılan tüm atıflar örtmecedir. Mesela Allah erkeğin kadının
örtüsü olduğunu söylüyor [21] aynı âyette ‘kadına yaklaşmak’ deniliyor ki bu
kadınla cinsel ilişkiye girmek demektir. Yine Allah kadını tarlaya benzetiyor
ki bu döllemeyi ifade eder bir tohumun bırakılması gibi. [22] Durum böyle
olunca ‘sülb’ kelimesinin de örtmece olması gerekir.
İkinci olarak, Peyamberimiz
bir hadiste şöyle buyuruyor: “Kadın bir kaburga kemiği gibidir.” [23]
Peygamberimiz kadının kaburga
gibi olduğunu söylüyor. Buna göre ‘terâib’ kelimesi ile kadının kastedilmesi
büyük olasılıktır.
Üçüncü olarak, A’râf 172’de
Allah şöyle buyuruyor:
“Hatırla ki,
Rabbin, Âdemoğullarının sülblerinden zürriyetlerini çıkarıp da onları
nefislerine karşı şâhid tutarak; “-Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye
buyurduğu vakit onlar da; “- Evet, Rabbimizsin, şâhid olduk”, demişlerdi. Bu
şâhid tuşumuzun sebebi, kıyamet günü, bizim bundan haberimiz yoktu, dersiniz
diyedir.”
Bu âyette ‘sülblerinden’
derken mecâzın söz konusu olduğu açık. Söz konusu âyet, insanın fiziksel olarak
yaratılışından önce meydana gelen bir olaya atıfta bulunmaktadır. Başka bir
deyişle, insanlığın bu noktada gerçek ‘arkaları’ yoktu, çünkü onlar sadece
konuşacak cinsel organları olmayan metafizik ruhlardı. Buna göre âyet ‘sülb’
diyerek sırtı kastetmiş olamaz. Sadece Âdem'in bir ‘sırtı’ vardı (ama bu diğer
insanların sırtı olmadığı anlamına gelmez yani âyet hiçbir türlü normal sırttan
bahsediyor) ve sırtından sıvı değil, sadece ruhlar geldi. Bu dediğimi destekleyecek
pek çok hadis vardır:
“Allah
(kıyâmet gününde) cehennemliklerin azâbca en hafifi olan birine: - Yeryüzünde
mal olarak ne varsa hepsi senin olsa, şu azâbtan kurtulmak için onu feda eder
mi idin? diye soracaktır. O da: - Evet
feda ederdim yâ Rabbi, diyecek. Bunun üzerine Allah: - Fakat sen Âdem atanın
sulbünde iken ben senden (şimdi göze aldığın fedâkârlıktan) daha ehven bir şey
istemiştim ki, bana ortak koşmaman ve nankörlük etmemendi. Fakat sen (Dünyâ’ya
gelince tevhîdden) çekinip, müşrikliğe yapıştın! Diyecektir.” [24]
Yine şöyle bir hadis vardır:
“Allah, Âdem’i yarattıktan sonra sırtını (sülb) sağ eliyle sıvazladı ve ondan
bir zürriyet işleyeceklerdir. Sonra Âdem’in sırtını tekrar sıvazladı ondan bir
zürriyet çıkardı ve bunları cennet için yarattım.” [25]
Görüldüğü gibi burada sıvıdan
falan bahsedilmiyor. Sonuç olarak, Allah Târık 7’de insanın erkeğin suyundan ve
kadının suyundan geldiğini ifade ediyor yoksa belirli bir bölgeden bahsetmiyor.
Peygamberimiz
Testisleri Biliyordu
Yine belirtelim ki
Peygamberimiz spermin testislerden geldiğini biliyordu. Bunu şu hadisten
görüyoruz: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Usmân ibn Maz'ûn'un
kadınlardan kesilip evlenmekten çekinmesini reddetti. Eğer Rasûlüllah onun
kadınlardan kesilip çekinmesine izin verseydi (biz daha ileri giderek) muhakkak
hadımlaşırdık.” [26]
Hadisteki hadımlaşma şu anlama
gelir: “Hadım etme yumurtaları testisten çıkarmaktır …” [27]
İmam Kurtûbî hadisin şerhinde
şöyle der: “Bu amelle kişinin çocuk sahibi olması ortadan kaldırılır.” [28]
Yine bir şerhte şöyle
buyruluyor: “Hadisteki ‘ihtisâ’ yumurtaları çıkarmaktır. Yumurtaları çıkarılan
insana ‘hadım’, hayvana da ‘iğdiş’ denir. İnsan neslinin kesilmesine sebebiyet
verdiği için haramdır.” [29]
Peygamber
Zamanında Testisler Biliniyordu
Yine Tevrat’ta testislerden ve
hadımlaşmaktan bahsedildiğini görüyoruz: Tesniye 23:1. “Testisleri ezilmiş veya
erkeklik organı kesilmiş olanlar Rabbin meclisine giremez.”
Matta 19:8-12. “İsa onlara,
“İnatçı olduğunuz için Musa karılarınızı boşamanıza izin verdi” dedi.
“Başlangıçta bu böyle değildi. Ben size şunu söyleyeyim, karısını fuhuştan
başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur. Boşanan kadınla
evlenen de zina etmiş olur.” Öğrenciler İsa’ya, “Eğer erkekle karısı arasındaki
ilişki buysa, hiç evlenmemek daha iyi!” dediler. Evet İsa onlara, “Herkes bu
sözü kabul edemez, ancak Tanrı’nın güç verdiği kişiler kabul edebilir” dedi.
“Çünkü kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım edilir,
kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul edebilen
etsin!” [30]
Hadımlaşmış kişi çocuk
yapamayan kişidir. [31-2] Zaten o zamanki insanların testisleri ezildi
kişilerin çocuk yapamayacağını görüyorlardı, buradan da akli çıkarım ile spermin
testislerden geldiğini çıkartabilirlerdi. Yine hadımlaşma Asya ülkelerinde de
vardı. [32] Arapları kısır bırakmak istedikleri kölelerin testislerini
buruyorlardı. Hatta öküz olmasını istediği boğaları da testislerinden burup
yavruları olmasını engelliyorlardı. Spermin testislerden çıktığı binlerce yıl
öncesi Sümer insanları, Mısırlılar tarafından biliniyordu. [33]
Gayrimüslimler Kur’ân’daki
mucizelere cevap verince ‘işte şu şu şu millette bu biliniyordu’ derler.
‘Peygamber Tevrat’tan aldı’ derler fakat böyle basit bir meseleyi Peygamber
bilmiyor muydu? Yine Gayrimüslimler Peygamberin akıllı olduğunu söylüyorlar.
Akıllı bir kişi testislerden spermin çıktığını kolayca anlar. Ama işlerine
gelmediği için testis konusunda ona cahil derler. Bu iki yüzlülüktür.
İtirazlara
Cevap
İddia I: Nisâ 23. “Kendi
sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size
haram kılındı; ancak geçen geçmiştir, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”
Bu âyette insanların erkeğin
sülbünden yaratıldığı söyleniliyor. Buna göre sülbün kadına ait olabileceği
hakkındaki yukardaki tüm yorumların yanlıştır.
Cevap: Bu âyet bambaşka bir
şey anlatmaktadır. İnsanların zürriyeti babaların beline (sülbüne) eski
zamanlardan beri nisbet ediliyor. Kitab-ı Mukaddes`te bu konuda şöyle bir misal
vardır: “Tanrı Ona dedi : Ben her şeye gücü yeten Tanrıyım. Senden ulus ve
uluslar topluluğu doğacak. Senin sülbünden krallar gelecek.” [34]
İngilizce’de ‘bir kimsenin
çocuğu’ anlamına gelen ‘fruit of one`s loins’ (bir kimsenin sülbünün meyvesi)
ifadesi vardır. Kur’ân’dan da örnek verelim: A’râf 172. “Rabbin
Âdemoğulları’nın sırtlarından zürriyetlerini alıp …”
Bu âyette spermin belden
geldiğine işaret edilmiyor, insanların zürriyetleri oraya nisbet ediliyor.
İddia II: Prostat, Folikül, Veziküla
Seminalis kaburga kemiğinden çok uzaktır. Nasıl arasında oluyor?
Cevap: Bu organların uzak
olmaları, onların kaburga ve kuyruk sokumu arasında olmadığını ifade etmez.
Benim 100 metre sağımda ‘Elit’ adlı bir ev olsa ve 200 sağımda metre sağımda
‘Safir’ adlı bir ev olsa ve ben şöyle desem: “Elit ve Safir’in arasındayım.” Bu
cümle hatalı olur mu? Hayır, ben ne kadar o evlerden uzak olsam da yine de
onların arasındayım.
Hipokrat’tan
Kopya mı?
İddia III: Spermin bel ile
kaburga arasından çıktığı Hipokrat’ın görüşüdür. Bu Kur’ân’a yansıtmıştır. [35]
Cevap: İlk olarak, Hipokrat
bunu söylemiş olsa bile bunun hata olmadığını yukarda ispatladım. Hipokrat’ın
dediğinin Kur’ân’da olması Peygamberin kopya çektiği mânâsına mı gelir? Örneğin
bir sınavda soruyu doğru olarak yanıtlayan kişilere paranoyaklık gösterip
birbirinden çaldıklarını mı iddia edersiniz? Eğer bu ifade doğru olmayan bir
ifade olsaydı ancak o zaman tartışabilirdik bu konuyu.
İkinci olarak, Hipokrat
spermin bel ile kaburga arasından değil, tüm bedenden hatta beyinden geldiğini
söylüyor. [35] Bu hem bilim ile hem de Kur’ân ile çelişir.
Üçüncü olarak, Hipokrat’ın pek
çok yanlışı vardır ki onlar Kur’ân’da yoktur. Örnek olarak, Hipokrat menînin
böbreklerden geçtiğini, vücudun temiz organlarından çıktığını ve erkeğin
spermlerinin kadınlarınkinden daha güçlü olduğunu söyler. [35] Bunların hepsi
yanlıştır. Kur’ân’daki pek çok bilgi Yunan bilimi ile çelişmektedir. [36] Böyle
bir durumda Peygamberimiz onlardan nasıl kopyalamış olsun?
Dördüncü olarak, Hipokrat testislerden
spermin geçtiğini de biliyordu. [35]
İddia IV: Son açıklaman yanlış
çünkü âyette ‘bu ikisi arasından çıkar’ deniliyor. Erkeğin ve kadının arası
olur mu?
Cevap: Âyetteki ‘min beyni’
(arasından) kelimesi ‘içinden’ mânâsına da gelir. Bu konuda Ferrâ şöyle
buyuruyor: “el-Ferrâ'dan nakledildiğine göre; Araplardan bu kabilden ifadeler
nakledilir. Buna göre; ‘omurga ... arasından’ lâfzı ‘omurgadan’ demek olur.”
[37]
Yine Ferrâ şöyle bir örnek
verir: “Bu iki şeyin arasından çok hayır çıkar, yani bu ikisinden çıkar,
demektir.” [38]
Mesela biz deriz ki: “Şu
ikisinin arasındaki tartışma hala bitmedi.”
Burada ‘arasında’ derken
‘onların’ tartışmasını kastetmiş oluyorum. Yine Kur’ân’da Allah Nahl 66’da
şöyle buyuruyor: ‘… dışkı ile kan arasından (min beyni) süt çıkarıyoruz.”
Bu âyette ‘arasından’ kelimesi
‘ikisinden’ anlamındadır. Nitekim süt gerçekten de oralardan gelir. [39]
İddia V: Belirttiğim iki
hadiste [40] de ‘sülb’ kelimesi ‘omurga’ anlamında kullanılıyor. Buna göre son
açıklaman yanlış.
Cevap: İlk olarak, ben hiçbir
zaman ‘sülb’ kelimesinin hiçbir şekilde ‘omurga’ anlamına gelmediğini
söylemedim. Benim belirttiğim âyetlerde kinâye var, belirtilen hadiste kinâye
yok. Mesela ‘Allah’ın yüzü’ ifadesinin ‘Allah’ın zâtını’ ifade ettiğini gördük.
Peki bu ‘yüz’ kelimesinin her zaman o anlamda olduğunu mu ifade eder?
İkinci olarak, belirtilen
hadisler zayıf hadiselerdir. [41-2]
İddia VI: Sülbün erkekten
kinâye olduğuna ilk delilinde cinsel konular için ‘örtmece’ var diyorsun fakat
Nebe 33 bunun aleyhine delildir: “Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar;”
Cevap: İlk olarak, ne kadar
çağımızda göğüsler ‘seks’ ile eşanlamlı kullanılsa da Kur’ân göğüsleri bir
cinsel organ olarak değil, diğer örtülecek yerler gibi bir ‘süs’ olarak
tanımlıyor. [43] Hem göğüsleri bir üreme organına benzetmek hayli bir değişik.
İkinci olarak, belirttiğim
linkte cinsel şeyler için ‘örtmece’ olduğuna dair onlarca delil vardı. Yani
sırf bir âyet ile bu kadar şey çürütülmez.
İddia VII: Terâibin kadından
kinâye olduğunu anlattığın hadiste ‘kaburga’ kelimesi tekil geçerken âyette
çoğul geçiyor.
Cevap: İlk olarak, âyette
ister tekil geçsin ister çoğul. Bu kadının kaburga olmadığı anlamına gelmez.
İkinci olarak, âyetteki
‘terâib’ kelimesi tüm kaburgaları değil gerdanlığın bulunduğu kaburga
kemiklerini ifade eder. [44] Allah böylece tekil bir ismi çoğul ile ifade etmiş
olabilir. Yani bu özel bir isim olarak düşünülebilir.
İddia VIII: Târık 6’da ‘bir
su’ deniliyor fakat son yoruma göre durum öyle değil. Son yoruma göre iki su
söz konusu.
Cevap: Âyette kastedilen su,
kadının suyunun ve erkeğin suyunun karışımından oluşan sudur. Mesela Allah
âyette şöyle buyuruyor: İnsân 2. “Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık.”
Alimler bu âyetten şöyle bir
çıkarım yapmıştır: “Karışık nutfe, kadının suyunun erkeğin suyu ile
karışmasıdır.” [45]
Yine Peygamberimiz bir hadiste
şöyle buyuruyor: “Erkeğin suyu beyazdır, kadının suyu sarıdır İkisi birleştiği
zaman, …” [46]
Görüldüğü üzere hadis açık
şekilde kadının suyunun erkeğinkiyle birleşmesinden bahsediyor. Buna göre iddia
yanlıştır.
İddia IX: Hadım edilen kişinin
testisleri alınınca sperm üretmediği için değil testosteron hormonu üretmediği
için ereksiyon olamaz, erkek içgüdüsü ortadan kalkar, sesi incelir. Hadım
edilen köleler genelde saraylarda hizmetçi olarak kullanılır. Amaç sarayda
yaşayan kadınlarla ilişkiye girme imkanlarını ortadan kaldırmak (ereksiyon
olamadıkları için doğal olarak çocukta yapamazlar) ve erkeklik hissini
baskılandığı için daha itaatkar yapmaktır. Bu yüzden Peygamber zamanında
testislerden spermin üretildiği bilinmiyordu.
Cevap: Herophilos [47], Celsus
[47], Galen [47], Rufus [47], Pisagor [48] gibi Yunan filozofları menînin bir
parçasının testislerden geldiğini söylemişlerdir. Yine Yaşlı Plinius ve
Anaksagoras menî sağ testisten gelirse, o kişi erkek olur diyip spermin
testislerden geldiğini söylemişlerdir. [49-50] Ki bu düşünce Antik Yunan’da
yaygındı. [50] Yine Hipokrat menî testisler tarafından üretiliyor demese bile,
menînin testislerden geçtiğini söylüyor yani oradan çıktığını söylüyor. [35]
Buna göre Peygamber zamanında spermin testislerden de çıktığının bilindiğini
çıkartabiliriz ve hadımın bir nedeninin spermin oradan üretilmesi yüzünden
olduğunu anlayabiliriz. Peygamberimiz hem Yunanlılardan çaldığını iddia edip,
bunu bilmediğini söylemek apaçık bir iki yüzlülük değil midir?
Hem iddiayı kabul etsek bile
hiçbir sorun yoktur. Nitekim gördüğümüz gibi âyette hata yoktur.
Kaynaklar:
1. Mü’min, 40/67.
2.
Kurtûbî,
Câmiʿli-ahkâmi’l-Kurʾân, Târık, 86/7 tefsiri. Yine bu yorum için bknz: İbn
Atıyye, el-Muharrerü’l-vecîz fî tefsîri’l-kitâbi’l-ʿazîz, c. 5, s. 465; Mekkî,
el-Hidâye ilâ bulûġi’n-nihâye fî ʿilmi meʿâni’l-Kurʾân ve tefsîrihî ve ahkâmihî
ve cümelin min fünûni ʿulûmih, c. 12, 8194-6.
3.
Elmalılı, Hak
Dini Kur'ân Dili, Târık, 86/7 tefsiri.
4.
Vehbe Zühaylî,
Tefsirü’l-Münir, c. 15, s. 453-4; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur'ân
Tefsiri, Târık, 86/7 tefsiri; Sâbûnî, Safvetü't-Tefâsîr, Târık, 86/7 tefsiri,
dipnot kısmında.
5. Kurtûbî, a.g.e., Târık, 86/7 tefsiri; İbnü’l-Cevzî, Zadü'l-Mesir fi İlmi't-Tefsir, Târık, 86/7 tefsiri; Celal
Yıldırım, a.g.e., Târık, 86/7 tefsiri;
Elmalılı, a.g.e., Târık, 86/7 tefsiri; Ebû Hayyân el-Endelüsî, el-Bahrü’l-muhît, Târık, 86/7 tefsiri.
6. Drake, R., Vogl, A. W., &
Mitchell, A. W. (2009). Gray’s Anatomy for Students E-Book. Elsevier Health
Sciences.
7. Netter, F. H. (2014). Atlas of
human anatomy, Professional Edition E-Book: including NetterReference. com
Access with full downloadable image Bank. Elsevier Health Sciences.
8. İmir, G., Dinç, S., Yenicesu, C.,
Çetin, M., Yıldız, Ç., Yanık, A., & Güvenal, T. (2007). Dış Gebelik
Olgularının Klinik Bulgu ve Tedavilerinin Değerlendirilmesi. CÜ Tıp Fakültesi
Dergisi, 29, 113-118.
9. https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2017/12/sperm-bel-ile-kaburga-kemikleri-arasindan-atilir/
10. Celal Yıldırım, a.g.e., Târık,
86/7 tefsiri.
11. https://en.m.wikipedia.org/wiki/Semen
12. https://www.drelist.com/blog/composition-of-human-semen/
13. https://id-static.z-dn.net/files/db8/53fb7b0987c8187b00ffc6041f8b4e05.jpg
14. https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcSZBoBMWUluNHAMxWxHAHphP8cYSBWF3Ch0pQ&usqp=CAU
15. https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcT8lruVJyCavYuEV9caULdL-_pmWUs5n6g4ag&usqp=CAU
16. https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Vas_deferens
17. https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQKhmo4If04cCknkUnENxm0mk66QylcVXwdlQ&usqp=CAU
18. Mâtürîdî, Teʾvîlâtü’l-Kurʾân, 10/465;
El-Hererî, Hadâiku'r-reyhan, 31/339.
19. https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php?ID=32714
20. Beğavî, Hüseyin b. Mes’ud,
Mealimu’t-Tenzîl, 4. baskı, Daru Tayyibe Li’n-Neşri ve’t-Tevzi’ Riyad, 1997,
VIII, 26.
21. Bakara, 2/187. Benzer ifadeler
için bknz: Bakara, 2/197, 222.
22. Daha fazla örnek için belirtilen
linkteki ilk tabloya bakabilirsiniz: https://asadullahali.com/2020/01/23/backbone-ribs/
23. Müslim, Câmiʿu’s-sahîh, Radâ, 64; Nesâî, Es-Sünen, Nikâh 15; Ahmed b. Hanbel,
Müsned, II/168.
24. Buhârî, Câmiʿu’s-sahîh, Kitâbu'l-Enbiyâ, 1, 3334.
25. Tirmizî, Es-Sünen, Tefsîr, A’râf
sûresi, 8, 3075-6.
26.
Buhârî, a.g.e.,
Nikâh, 8, 5073-6.
27. Nuhabül Efkar Fi Tenkîhi Mebâni'l-Ahbâr
Fi Şerhi Meâni'l-Âsâr,10/340.
28. Kurtûbî. el-Müfhim, 4/93.
29. Ali Haydar, Sünen-i İbn Mâce
Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları: 5/197-198.
30. Hadımlaşma ve testis hakkında
diğer âyetler: Levililer, 21/16-23; Yeşaya, 39/7; Yeşaya, 56/3-5.
31. Georges Sidéris, Les villes
capitales au Moyen Âge, Sorbonne Yayınları, s. 243.
32. https://fr.m.wikipedia.org/wiki/Eunuque
33. ANDROUTSOS Georges, La castration
à travers les âges, 1993. [İnternetten okuma için: https://link.springer.com/content/pdf/10.1007/BF03034611.pdf]
34. Yaratılış, 35/11.
35. Hipokrat, The Hippocratic
Treatises on Generation, on the Nature of the Child, Diseases IV, Çeviren:
Walter de Cruyter, 1981, s. 1-2; MEGALOUDİ Fragkiska, L'Andrologie dans la
Médecine Hippocratique, 2004. [İnternetten okuma için: https://link.springer.com/content/pdf/10.1007/BF03034923.pdf]
36. https://isvicredekiisik.blogspot.com/2021/02/kuranda-embriyoloji.html?m=1
37. Kurtûbî, a.g.e., Târık, 86/7 tefsiri.
38.
İbnü’l-Cevzî,
a.g.e., Târık, 86/7 tefsiri.
39. https://www.bilimveyaratilisagaci.com/2020/03/218-sutun-olusumu-nahl-66/
40. Nesâî, a.g.e., Kasâme, 46, 4853;
İbn Hacer el-Askalânî, Bulûgu'l-merâm, Kısas, 1218.
41. https://muflihun.com/nasai:4853
42. https://sunnah.com/urn/2053190
43. Nûr, 24/31.
44.
Fahrüddîn
er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, Târık, 86/7 tefsiri; Taberî, Câmiʿu’l-beyân, Târık,
86/7 tefsiri; İbnü’l-Cevzî, a.g.e., Târık, 86/7 tefsiri.
45.
İbnü’l-Cevzî,
a.g.e., İnsân,
76/2 tefsiri; Fahrüddîn er-Râzî, a.g.e., İnsân,
76/2.
46. Müslim, a.g.e., Hayz, 8, 313a.
47. König, J., ‘Ancient Greco-Roman Views of the Testicle in
Celsus and Beyond’, 2013. [İnternetten okuma için: http://www.rosetta.bham.ac.uk/issue_13/konig_testicle.pdf]
48. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4213433/
51. Yine Târık 7’nin açıklamasını
şuradan okuyabilirsiniz: http://quranpathmtg.blogspot.com/2018/04/between-backbone-and-ribs.html?m=1
Yorumlar
Yorum Gönder