Aişe ile Peygamberimizin evliliği

Âişe’nin evlilik yaşı en çok eleştirilen konulardan biridir. Peygamber onunla evlendi diye, onun pedofil olduğu iddia ediliyor. Biz de bu iddianın ne kadar tutarlı olduğuna bakacağız. Analize başlamadan önce belirtelim ki: Ahlakı ancak Allah temellendirebilir. Buna göre Peygamber çocuk evliliği yapsaydı bile Peygamberliği hakkında eleştiri alamaz. Hem 1300 yıldır kimse bu evliliği eleştirmezken 1300 yıl sonra (ilk eleştiri David Margoliouth tarafından 1905’te yapılmıştır) bazı cahillerin çıkıp eleştirmesi bir komedidir. Şimdi analize geçelim:

Âişe annemizin 9 yaşında evlendiğine sayısızca delil var bu yüzden bu yaş inkâr edilemez. Âişe'den naklen rivayet edildiğine göre: “Peygamber benimle nişanlandı (nikah akdi); ben o sırada 6 yaşındaydım. Ve ben dokuz yaşındayken benimle gerdeğe girdi.” [1]

Bu hadise göre Âişe 6 yaşında iken nikâhlandı, 9 yaşında evlendi. Yani Âişe 6 yaşında büluğa ermişti. Ki bu mümkündür. [2] Fakat o yaşta evlenmesi zararlı olduğu için 9 yaşına kadar evlenmemiştir. Eğer Peygamber pedofil olsaydı niye 3 yıl bekledi evlenmeden önce? Niye buna benzer çokça kadın ile evlenmedi? Peygamberin Âişe hariç tüm hanımları dul idi.

Peygamberin pedofili olmadığını sağlamca delillendirmeden önce bu terimin anlamına bakalım: “Pedofili psikoseksüel bir rahatsızlıktır. Pedofili yetişkinlerin büluğa ermemiş bir çocuğa karşı ilgi duyması ve onlarla cinsel ilişkiye girme isteğidir.” [3]

Peki Âişe annemiz büluğa ermemiş miydi? Bunu öğrenmek için kendisini dinleyelim: “Ebeveynlerimi İslam'ın ardından akıl yaşına ulaştığımdan beri gördüm [yani ergenlik]. Bir gün bile geçmedi ki Peygamber hem sabahları hem de akşamları bizi ziyaret etti.” [4]

Hadiste akıl yaşı (a’qal) kelimesi kullanılıyor. Bu kelime ‘akıl’ kökünden gelir ve anlamı ‘akıl yaşıdır’. Akıl yaşı hem büluğu hem de idrak yaşını içerir. [5] Yine bir sözcükte bu kelime hakkında şöyle buyruluyor: “… akıl ve olgunluk yılları.” [6]

Yine Hz. Âişe’nin kendisi bir kızın 9 yaşında bir kadın olduğunu söylüyor. [7] Alimler Âişe’nin kendinden bahsettiğini de söylemişlerdir. Yine Âişe annemiz Medine’ye geldiğinde yani evliliğinden 3 yıl önce saçlarını kaybettiğini söylüyor. [8] Peki bu niye önemi? Saç kaybının bir nedeni büluğa erilmesidir. [9] Buna göre Âişe 6 yaşında büluğa ermişti. İslam’a göre bir kişi mülkünü rüştlükten sonra tasarruf edebilir. [10] Mehir de bir mülktür ve Âişe evlendiğinde mehir almıştır hatta Peygamber mehir bulamadığı için evlilik biraz gecikmiştir. [11] Buna göre Âişe rüşd idi. Yine Peygamberimiz sadece Müslüman kadınlarla evlenebilirdi. [12] Bir kişinin Müslüman olması için rüşt olmalı, bunlara göre Âişe Müslüman olmalı idi ve bu yüzden rüşd idi. Yine Âişe (r.a.) şöyle diyor: “Annem beni Allah'ın Elçisi'ne göndermek için beni şişmanlatmayı amaçlamıştır. Ama bana taze hurma ile salatalık verene kadar verdiği hiçbir şey bana fayda sağlamadı.” [13]

Buna göre kendisi zaten evliliğe hazırlanan yani evliliğe uygun biriydi. Hem bu hadisten Âişe’nin zorla evlendirilmediğini görüyoruz. Âişe hiçbir isyanda bulunmuyor. Yine bir hadiste Âişe annemiz çocukluk zamanını Peygamberle olduğu zamanla ayırt ediyor: “… ben henüz oyun oynayan bir kız çocuğu iken Mekke'de Muhammed'e: “Bel’i’s-sâatu meviduhum ve's-sâatu edhâ ve emerru” (Daha doğrusu onlara va’d olunan asil vakit, o saattir. O saat daha belâlı ve daha acıdır) inmiştir, el-Bakara ile en-Nisâ Sûreleri ancak ben Peygamber'in yanındayken inmişlerdir, dedi.” [14]

Yine Hz. Âişe ve Peygamberimiz arasında bir tartışma ortaya çıkıyor ve Peygamber bu yüzden kendisiyle fikren tartışabileceği bir zemin hazırlamış, onun görüşlerini özgürce ifade edebileceği bir ortam oluşturmuştu. [15] Peki rüşd olmayan biri ile tartışma olur mu hiç? Hayır olamaz, hangi argümanı getireceğini bilmez, tartışmanın nasıl olduğunuda bilmez.

Şimdi geçmişteki evlilik yaşlarına bakalım: Antik Roma'daki genç kızların ortalama evlilik yaşı 14/15 idi ve yasal asgari 12 idi. [16-7] Yine de, Romalılar evlilik yaşını, cinsel ilişki için rıza yaşıyla eşanlamlı düşünmüyordu; bu da yedi yaş kadar genç olabilirdi. [18-9] Tarih profesörü Margaret Wade Labarg: “Ortaçağ dullarının çoğunun yaşlı olmadığı unutulmamalıdır, Önemli mirasçılar genellikle 5 ila 10 yaşları arasında evlenirler ve kendilerini henüz ergenlik çağındayken dul kalmış bulabilirler.” [20]

Profesör Richard Wortley ve Profesör Stephen Smallbone, her ikisi de 1900'lerden önce kızların çok genç yaşta evlendiklerini belirtiyorlar:

“Ortaçağ ve erken modern Avrupa toplumlarında, evlilik yaşı düşük kaldı ve yedi yaşına kadar genç gelin vakaları belgelendi, ancak evlilikler genellikle kız ergenliğe ulaşana kadar tamamlanmadı. Shakespeare'in Juliet'i sadece 13 yaşındaydı ve oyunda bunun istisnai olarak kabul edildiğine dair hiçbir ipucu yok. Atlantik’in diğer tarafında da durum benzerdi; Bullough, 1689'da Virginia'da dokuz yaşındaki bir gelinin vakasını bildirdi. On dokuzuncu yüzyılın başında İngiltere'de 10 yaşında bir kızla seks yapmak yasaldı.”

Richard A. Posner, Chicago Seventh Circuit ABD temyiz mahkemesinin baş yargıcısıdır. Katherine B. Silbaugh, Boston Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde doçenttir, diyorlar ki 1900'lerden önce rıza yaşı on yaşındaydı: “Rıza yaşını düzenleyen yasa, bu yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri'nde önemli ölçüde değişti. Çoğu eyalet, on dokuzuncu yüzyılda yasal bir rıza yaşını kodladı ve normal yaş on yıldı.” [21]

Sir John Comyns ve Stewart Kyd tarafından 1900'lerden önceki İskoç Yasası: “İskoçya’da evlilik yaşı 9’da başlardı.” [22]

Sosyoloji Profesörü Anthony Joseph Paul Cortese, 50 yaşındaki bir adamın 10 yaşın altında bir kızla (yakın ilişki içinde) birlikte olmasının Amerika Birleşik Devletleri yasalarına göre 1960'ların ortalarına kadar yasal olduğunu söylüyor:

“1962'de Amerikan Hukuk Enstitüsü, cinsiyete yasal rıza yaşının (yani cinsiyetin yasal tecavüz olarak tanımlandığı yaşın) her eyalette 10 yaşına düşürülmesini tavsiye etti. [23] Aslında, 1960'ların ortalarına kadar, Delaware'de yasal rıza yaşı 7 idi. [24] Yani 50 yaşında bir erkek yasal olarak 7 yaşında bir erkek veya kızla cinsel ilişkiye girebilirdi.” [25]

Maureen Dabbagh bir yazardır. Michigan'da doğdu, Virginia Yüksek Mahkemesi Aile Aracısı olarak görev yapıyor, önceki yazarlarla aynı ifadeleri tekrarlıyor, “… On dokuzuncu yüzyılda, çoğu Amerikan eyaletinde cinsel ilişki için asgari rıza yaşı 10'du. Delaware'de sadece 7 yıldı." [26]

“Amerika'da Ne Yanlış: Ülkemizdeki Sorunlu Meselelere Bir Bakış” kitabının yazarı olan Arthur Siccan daha önceki zamanlarda evlilik meselesine birçok ayrıntıyla giriyor:

“Geleneksel olarak, dünya genelinde cinsel birleşme için rıza yaşı ailenin karar vereceği bir meseleydi ya da bir kabile geleneği idi. Çoğu durumda, bu ergenlik belirtileri, bir kadın için adet kanaması ve bir erkek için kasık kılı ile aynı zamana denk gelirdi. 17. yüzyıl İngiltere'sinde Sir Edward Coke, 12 yaşın altındaki kızların evliliğinin normal olduğunu ve karısı olan bir kızın kocasının mirasından çeyiz alma yaşının 9 olduğunu açıkça ortaya koydu. Amerikan kolonileri İngilizleri takip etti. gelenek ve hukuk daha çok bir rehberdi. Örneğin Virginia'lı Mary Hathaway, William Williams ile evlendiğinde sadece 9 yaşındaydı. Portekiz, İspanya, Danimarka ve İsviçre kanunları, başlangıçta rıza yaşını 10-12 olarak belirledikten sonra 19. yüzyılın ikinci yarısında 13 ila 16 yaş arasına çıkardı. Tarihsel olarak, İngiliz ortak hukuku rıza yaşını 10-12 arasında belirlemiştir. 1880'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nde çoğu eyalet rıza yaşını 10-12 olarak belirlemiştir, Delaware hariç. Uygun rıza yaşına yönelik sosyal ve bunun sonucunda ortaya çıkan yasal tutumlar modern zamanlarda yukarı doğru kaymıştır. Örneğin, 19. yüzyılın ortalarında Batı ülkelerinde 10-13 yaşları tipik olarak kabul edilirken, 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başı değişerek damgasını vurdu. Şimdiki adetlerimizin çoğunun, çocuklarımızın bedenlerimiz kadar hızlı bir şekilde zihinsel olarak olgunlaşmasına izin verme konusundaki isteksizlikten geldiğine inanıyorum. Tüm toplumların Batı adetlerini paylaşmadığını unutmayın. Ve şaşırtıcı bir şekilde, 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, Batı ülkelerindeki çocuklar çok daha erken yaşlarda nişanlandı ve evlendi. Çocuklara olgunlaşmaları için daha fazla zaman verme eğilimi nispeten yenidir. Jeremy Rifkin, The Emphatic Civilization adlı kitabında [27] ergenlik kavramının yalnızca on dokuzuncu yüzyılın son on yılında ve yirminci yüzyılın ilk otuz yılında ortaya çıktığına işaret ediyor. Toplum, çocukluğun ergenliğin ötesine, sonraki gençlik yıllarına kadar uzandığını düşünmeye başladı. Bundan önce, çocukların ergenliğin başlamasıyla birlikte yetişkinliğe geçiş yaptığı düşünülüyordu.” [28]

Sinikka Elliott şöyle buyurmuştur:

“Cinsiyetin yasal olarak rıza gösterilemeyeceği asgari yaşı düzenleyen yasalar ve evlilik ve işçi haklarıyla ilgili yasalar, çocukluk etrafındaki bu değişen söylemleri yansıtacak şekilde değiştirildi. Örneğin, cinsel rıza yaşı, sömürge dönemlerinde 7'den 10, 12'ye ve nihayetinde on sekizinci yüzyıllarda 14'e yükseldi. 1800'lerin sonlarında, Amerika Birleşik Devletleri'nde ortalama rıza yaşı 14'tür. Ancak ülke genelinde rıza yaşı yavaş, düzensiz ve büyük bir isteksizlikle yükseltildi.” [29]

Merril D. Smith, bir kızın evlenebileceği yaşın çoğu toplumda 10 ila 13 olduğunu söylüyor:

“Bu amaçla, antik çağlardan günümüze, birçok toplum, çocukları tecavüzden ve diğer cinsel bozulma biçimlerinden korumaya çalışmak için harekete geçti, ancak bunlar cinsel bozulmayı çağdan döneme ve yerden yere farklı şekilde tanımlayabilirler. Toplumların genç kızları korumaya çalışmasının bir yolu, yasal bir rıza yaşını belirleyen yasalardır. Bu tür yasalar, erkeklerin belirli bir yaşın altındaki kadınlarla cinsel ilişkiye girmelerini yasal teoriye göre çok genç ve bilinçli karar veremeyecek kadar olgun olmadıkları ve bu nedenle yasal bir onay veremeyecekleri yönünde yasaklar. Tarihsel olarak, rıza yaşı, çağa ve kültüre bağlı olarak 10 veya 13 olarak belirlenmişti ve aynı zamanda bir kadının ebeveyn izni olmadan evlenebileceği yaş olan kadın ergenliğine denk gelme eğilimindeydi.” [30]

1880’lerde Dünya’nın genelinde evlilik yaşı 10’du. [31] 1400 yıl öncesinde 9 yaşında evlilik yaşı gayet normal bir yaş. Atatürk’ün annesi 14 yaşında iken, 32 yaşında biri ile evlendi. Atatürk sınırı 15’e koymuştur. Ateistlerin mantalitesi ile gittiğimizde, tarihteki her insan sübyancı çıkıyor hatta çok övdükleri Atatürk’ün babası da sübyancı oluyor. Böyle bir şeyi kimse kabul etmez. Herkesin nasıl psikoseksüel sorunu olsun? Avrupa ülkelerinden Avusturya, Bulgaristan, Estonya, Almanya, Macaristan, İtalya ve Portekiz’de cinsel rüşt yaşı 14. Fransa, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Yunanistan, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya ve İsveç‘te ise cinsel rüşt yaşı mevcut yasalara göre 15. Belçika, Litvanya, Letonya, Hollanda, İngiltere, İspanya, Finlandiya ve Lüksemburg 16 yaş kategorisinde olan ülkeler. Avrupa’da cinsel rüşt yaşının 17 olduğu ülke sayısı üç; Güney Kıbrıs, İrlanda ve Malta. [32]

Demek istiyorum ki şu an o kadar eğlence varken, ve soğuk bir bölge olduğu halde rüşd yaşı 14 ise, 1400 yıl önce rüşd yaşı neden 9 olmasın? Biz bugünkü şartlar ile baktığımız için buna kötü olarak bakıyoruz. Bin yıl sonra bir nesil çıksa ve şöyle dese: “Vay vay, tüm atalarımız pedofilmiş, 18 yaşında evlilik yapıyorlardı.” Onlar böyle aptal bir düşünceye sahip olacakları için 18 yaşındakiler evlenemez mi diyeceğiz? 1400 yıl önce yaşasak ben kızımı kendinden büyük olan bir kişi ile evlendirecektim, bende, kendimden küçük olan biri ile. Fatih Sultan Mehmet 21 yaşında İstanbul’u fethetmiştir. Şu anki gençlerin hangisi bu yaşta bunu başarabilir? Kimse, çünkü şartlar aynı değil. Bügün bir insan 25 yaşında çalışmaya başlıyor, fakat eskiden bu böyle değildi. 16 yaşında savaşa gidiliyordu (Zeyd bunun bir örneği), 9 yaşında tarlada çalışılıyordu ki bu çağda bile Afrika’daki çocuklar 5 yaşında eve yemek getirmeye çalışıyor. Bizim hatamız 9 yaşındaki çocukları fetüs gibi görmektir. 9 yaşındaki bir çocuk, Dünya’da ne olup bittiğini bilebilir. Çok olgun olabilir. Mesela Atakan Atalar, 10 yaşında bir çocuk, fakat yetişkin biri gibi konuşuyor. Kızlarsoruyor.com sitesinde şöyle bir soru geliyor: “İlk mastürbasyonunu kaç yaşında yaptınız?” Cevaplar şaşırtıcı. 6 diyen, 7 diyen, 8 diyen 11 diyenler var. [33]

Yine başka bir soru geliyor, bu da şöyle: “Kızlarda cinsel istek kaç yaşlarında başlar?” 11-12 diyen sıklıkla insan var. [34]

Erkeklere aynı soru soruluyor. 10 diyenler var. [35] İsviçre’de ilk ilişki yaşı ortalaması 17’dir. Yani 13 yaşında yapanlar var, 25’da da bunun sebebi de İsviçre’de ortalama evlilik yaşı 30 olduğu için insanlar bazen 30 yaşına kadar ilişkiye girmiyor bu yüzden ortalama 17, yoksa bu çok daha az olurdu, benim çoğu tanıdığım arkadaş 14 yaşında yapmıştır. [36] Yine İsviçre’de bir kız 13 yaşında şunu soruyor: “Cinsel ilişkiye girebilirmiyim?” Cevap şöyle: “İsviçre hukukunda cinsel çoğunluk 16 yıl olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, yaş farkı üç veya daha az olan kişiler arasında olduğu sürece cinsiyete izin verilir.”

Yani basitçe deniliyor ki: Yaş farkı üç veya daha az olan kişiler ile 13 yaşındaysan girebilirsin. Örnek olarak bunu soran kişi 10-16 yaş arası kişiler ile ilişkiye girebilir. İsviçre bu yaşlarda buna izin veriyorsa bu demek oluyor ki: Bir kız 18’den küçük iken rüşd olabilir. Bunu soran zaten 13 yaşında ve bunu ona yasak etmiyorlar. [37] İsviçre’de ‘Conseil fédéral’ kanunları koyan-düzenleyen konseydir. Kendileri 12 yaşında bir kişinin kendi rızası ile cinsel ilişkiye girebileceğini söylüyorlar. [38] Bu yaşta zina yapabilecek kadar olgun olan bir kişi, evlenmek için de olgun olmalı. Hem sırf yaş aralığı yüzünden pedofili demek komik bir şeydir. Bir kişi daha büyük diye pedofili mi oluyor? Niye olsun? İkisi de rüşd değil mi?

John Brancrofts İnsan Cinselliği ve sorunları kitabında şöyle buyuruyor:

 “Ergenliğin başlangıcını belirleyen faktörler [...] iyi anlaşılmamıştır. Ancak etnik gruplar arasında iyi belgelenmiş bir farklılık var. Genel olarak, Akdeniz ülkelerinden veya Ekvator'a nispeten yakın ülkelerden gelen gençlerin ergenlik yaşı, Kuzey veya Güney toplumlarından gelenlere göre daha erken olma eğilimindedir.” [39]

Belirtelim ki eskiden biyolojik ve psikolojik olgunluk arasında fark yoktu, bu yeni bir fenomendir. [40] Bu yüzden şu anki bir çocuğu o zamanla karıştırmak bir akıl noksanlığıdır. Ateist bir Fransız filozof kadınların yedi yaşına kadar evlenebileceklerini ve genellikle yirmili yaşlarına geldiklerinde genellikle yaşlı olarak kabul edildiğini açıkça belirttiği dipnotlarda bağlantılı bir kitaptan alınmıştır: “Sıcak iklimlerdeki kadınlar sekiz, dokuz veya on yaşında evlenebilir;  bu nedenle, bu ülkelerde bebeklik ve evlilik neredeyse her zaman birlikte gider. 20 yaşlarında yaşlı olarlardı.” [41]

Albrecht von Haller (1775), iklimin sıcak olduğu Asya'nın güney bölgelerindeki kızların sekizinci yıllarında evlenebileceklerini ve dokuzuncu veya onuncu yıllarında doğurduklarını iddia etti;  tersine, kutup bölgelerindeki kadınlar 23 veya 24 yaşına kadar regl görmezlerdi. Bu görüş diğer on sekizinci yüzyıl yazarları tarafından da desteklenmiştir, özellikle J.F. Freind (1738), Herman Boerhaave (1744) ve Montesquieu (1751) gibi isimler öne çıkmaktadır. [42]

Durham Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları bölümünden Colin Turner, Peygamberin evliliğinin bağlamını şöyle açıklıyor:

“Bugün dünyadaki birçok toplumda hâlâ olduğu gibi, yaşlı bir adamla genç bir kız arasındaki evlilik Bedeviler arasında gelenekti. Muhammed'in zamanında, erkek ve kızların neredeyse doğar doğmaz birbirlerine evlilik sözü verilmesi, özellikle de birlik ilgili aileler için doğrudan siyasi öneme sahipse, duyulmamış bir şey değildi. Bununla birlikte, bu tür evlilikler, her iki taraf da yetişkinliğe girene kadar neredeyse kesinlikle tamamlanmadı; 7. yüzyılda Araplar bugünkü Batılılardan ergenliğe daha erken bir yaşta ulaşırlardı. Muhammed'in Âişe’yi en azından ergenlik çağına gelene kadar yatağına almış olması pek olası değildir; bu, günün geleneklerine tamamen uygun ve bağlam açısından en ufak bir uygunsuz değildir.” [43]

 Aynı şekilde, Karen Armstrong şöyle yazıyor:

“Muhammed'in Âişe ile nişanlanmasında bir uygunsuzluk yoktu. Bir ittifakı imzalamak için gıyabında yapılan evlilikler, genellikle bu zamanda, Âişe'den bile daha genç olan yetişkinler ve küçükler arasında yapılırdı. Bu uygulama Avrupa'da erken modern döneme kadar devam etti. Âişe, diğer kızlar gibi evlendirileceği zaman, ergenliğe ulaşana kadar evliliğin tamamlanması söz konusu değildi.” [44]

Kur’ân’a göre evlilik yaşı rüştlüktür [45] buna göre Âişe olgun idi.

İddia: Hz. Âişe olgun olsaydı niye oyuncak bebekleri ile oynuyordu? [46] Hem oyuncak bebeklerle oynamak yetişkinler için yasaktı.

Cevap: Antik Roma’da ve Yunanlılar’da kız evlenene kadar bebeğiyle oynardı sonra ise onu ya atardı ya da bırakırdı. [47] Hatta kız evleneceğinde ona bebek verilirdi ki ona iyi baksın. [47] Şu an bile belirli yaşlara göre oyuncak bebekler var. 14 yaşından üzeri olanlar için, 15 üzeri olanlar için vs. Hem hadisten öğrendiğimize göre Hz. Âişe Tebük döneminde yani 15 yaşında iken hala oyuncakları vardı. [48] Buna göre Âişe’nin oyuncakları haram değildi. Bir yetişkine tüm oyuncaklar haram değildi. Ve alimler Âişe’nin oyuncaklarının caîz olanlardan olduğunu söylemişlerdir. Beyhakî'ye göre Hz. Nebi'in Hz. Âişe'ye bu oyuncaklarla oynamasına izin vermesi, bu mevzudaki yasağın gelmesinden önce idi. İbnü’l-Cevzî de bu görüştedir. [49-50]

Şimdi de Peygamberin psikolojisinin bir pedofili psikolojisinin olmadığını göstereceğiz:

Düşük benlik saygısı: Pek çok pedofil, hiçbir şekilde olmasa da, yetişkinlere veya kendi yaşlarındaki veya daha yaşlı olanlara karşı cinsel bir tavır benimseme konusunda büyük bir kapasiteye sahip değildir. Cinsel davranış olasılığı karşısında kendilerini mutsuz ve korkulu hissederler. Dolayısıyla cinsel tavır için yetişkinlerde arayacak kişilik gücüne sahip olamadıkları için çocuklara yöneliyorlar. Bu nedenle tedavi düşünüldüğünde, bu tür bireylerde daha yüksek bir özgüven duygusu oluşturmak ve geliştirmek önemlidir.”

Âişe ile evli olmasının yanı sıra, Hz. Muhammed (s.a.w.) hayatı boyunca birçok kadınla da evlendi, pek çok yaşlı kadın ile evlendi. Kendine güveninin düşük olduğu bilgisi kesin olarak yanlış, yani kendine çok güveniyordu, her zaman Allah’a güvendi hatta Dünya’daki en özgüvenli insan odur diyebiliriz, bunu onlarca hadis ve âyette görebiliriz. [51] Bu nedenle sübyancılık peygamberimiz için geçerli değildir.

“Dürtü kontrolü eksikliği: Pek çok pedofil, onları çocuklara karşı cinsel davranışlarda bulunmaya sevk eden dürtüsel doğayla başa çıkmayı son derece zor buluyor. Çocukları cinsel uygulamalara dahil etme ihtiyaçlarını kontrol edemezler. Obsesif kompulsif bir durumdan muzdarip oldukları söylenebilir. Burada yine tedavi daha iyi dürtü kontrolü geliştirme ve tabii ki cinsel eğilimleri yönlendirme içerecektir.”

Daha önce de belirtildiği gibi, Hz. Muhammed evliliği tamamlamadan önce en az 3 yıl beklemiştir. Bu nedenle 'kendini kontrol edemediği' noktası Hz. Muhammed için geçerli değildir. Ayrıca Ramazan'da oruç tutmak cinsel ilişkiden uzak kalmalasını gerektirir. Peygamber kendini kontrol edemeseydi neden bunu uygulasın ki? Yine başka bir hadiste Peygamberin şehvetine en hâkim (kontrol edebilen) insan olduğunu görmüştük. Yine Peygamberimiz hanımlarıyla ilişkiye girmeyerek onları tek tek dolaşırdı. [52] Buna göre Âişe’ye geldiğinde de kendini kontrol edebiliyordu.

“İnkâr: Birçok sübyancı çocuklarla cinsel ilişkiye sahip olmanın yanlış bir şey olduğunu inkâr eder ve çoğu da paradoksal olarak bu tür uygulamalarla karşı karşıya kaldıklarını inkâr edecektir. Bu tür bireylerin davranışlarını değiştirmek, kurbanlarıyla empati eksikliği kadar önemlidir.”

Hz. Muhammed (s.a.w.) hanımıyla cinsel ilişkiye girdiğini bir kez bile inkâr etmedi. Ayrıca 'kurban' teriminin kullanımına da dikkat edin. Âişe kurban olarak tarif edilemezdi. Bu nedenle bu Peygamber için geçerli değildir.

“Önceki sübyancı faaliyetinin tarihi: Birçok sübyancı geçmişte küçük ya da büyük sübyancı davranışlar gerçekleştirmiştir ve bu alışkanlık yanı sıra çocuklara karşı eylemin obsesif-kompulsif doğası yol açmıştır. Burada yetişkinlerle cinsel davranış tutumları ve tavırları gibi alternatif alışkanlıkları teşvik etmek hayati önem taşımaktadır.”

Hz. Muhammed'in sübyancı faaliyet geçmişi yoktur. Ayrıca, benim de belirttiğim gibi, Hz. Muhammed'in diğer eşleri de yetişkindi ve onun çocuklara takıntılı olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Bu nedenle, bu Hz. Muhammed için geçerli değildir.

“Kötü aile ilişkileri: Birçok sübyancı kaos içinde olan ya da istikrar yoksun ailelerden gelir. Bu durum, özellikle geçmişte bir aile üyesi tarafından uygulandığında, bu durum onları yetişkinlerden çok, çocuklarla cinsel ilişkiye kabul edilebilir olarak görmelerine yol açmıştır. Geçmişte yaşananları tartışma ya da tutum değişiklikleriyle tersine çevirmek zor olsa da, bireyin sübyancı aktivitesinin aile dinamikleri aracılığıyla nasıl ortaya çıktığı ve geliştirildiği konusunda iç görü kazanması hayati önem taşımaktadır.”

Genç yaşta yetim kalsa da, Hz. Muhammed her zaman tüm aile fertlerine çok yakındı ve akrabalık bağını kim ayırırsa cennetten mahrum kalacağını savundu. Bu nedenle bu Peygamber için geçerli değildir.

“Yalnızlık, depresyon ve ilişki ihtiyaçları: Bu özellik düşük benlik saygısı ve kurban ile empati eksikliği ile ilişkilidir. Birçok sübyancı kendi başına yaşayan yalnız bireylerdir ve özellikle cinsel amaçlar için yetişkinlerle ilişki kurmakta zorlanırlar. Bazıları psikolojik sorunlar ve hatta psikotik hastalıklardan muzdarip. Burada yoğun tedavi ve izleme emri var.”

Hz. Muhammed, Âişe ile evlendiğinde depresyonda değildi. Ayrıca, düşük benlik saygısı, yalnızlık ve ilişkiler kurmakta güçlük Hz. Muhammed'e atfedilemez, kendisi bir Peygamberdi, her saniye etrafında onlarca insan vardı. Peygamber efendimiz yetişkinlerle ilişki kurmaktan zorlanan birisi de değildi. Daha önce dediğim gibi tüm eşleri yetişkindi.

“Kendileri cinsel istismara uğramıştır: Birçok pedofil geçmişte yetişkinler tarafından cinsel istismara uğramıştır. Sadece yaşadıklarını taklit ediyorlar ve kendilerine yapıldığından beri uygun olduğunu düşünerek faaliyetlerine devam ediyorlar.” [53]

 

Peygamber efendimiz böyle bir olaya maruz kalmamıştır. Şimdi Âişe annemizin bu evlilikten ne kadar memnun olduğuna bakacağız. Hz. Âişe çok kıskanç biriydi, vefat etmiş Hatice annemizi kıskanıyordu, cariye Mâriye’yi kıskanıyordu, Peygambere evlilik teklif eden kadınları kıskanıyordu vs. [54] Bu kadar kıskanç biri nasıl Peygambere aşık olmasın? Gayrimüslimler Âişe’nin mazlum durumunda olduğunu göstermek istiyorlar fakat baktığımızda hiçte böyle bir durum yok. Mazlum biri mi ona ‘tecavüz’ eden birisini kıskanacak?

Âişe annemizin kıskançlığını anlamak için belirtilen hadislerden sadece bir tanesini gösterelim:

Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice (r.a.)'ya karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, Resûlullah onun yadını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazen ona: “Sanki Dünya’da Hatice'den başka kadın yok!” derdim de bana: “Onun gibisi var mıydı, o şöyleydi, o böyleydi! Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken, benim çocuklarım ondan oldu” diye karşılık verirdi.”

Burada açıkça aşk yüzünden bir kıskançlığın olduğunu görüyoruz yani normal bir bebek kıskancı değildi. Hem Peygambere evlilik teklif edenleri kıskanması da aşktan kaynaklandığını görüyoruz.

İslam’da zorla evlilik yoktur buna göre Âişe zorlanmış olamaz. [55] Hem evlilikte zorlama olmadığını Âişe’nin kendisi söylüyor. Böyle bir durumda kendisi nasıl zorlanmış olsun? Yine bir hadiste şöyle buyruluyor:

“Ey Resûlüm! Onlardan (zevcelerinden) dilediğini geri bırakırsın ve dilediğini kendi yanına alabilirsin …″ diye devam eden Sûre-i Ahzâb, âyet 51 nâzil olduktan sonra, bizim nöbetimizde başka bir eşiyle beraber kalmak istediğinde, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem bizden izin isterdi. Muâze Radiyallâhu anhâ ekledi: Hz. Âişe’ye, “Senden izin istediğinde, sen ne derdin?” diye sorduğumda, Hz. Âişe, “Eğer bu iş bana kalmış olsaydı, yanında benden başka kadının olmasını tercih etmezdim dedim” karşılığını verdi.” [56]

Âişe burada açık şekilde her zaman Peygamberle kalmak istediğini söylüyor. Âişe annemiz Peygamberi sevmese niye bunu istesin? Âişe razı iken Ateistler kim ki eleştiriyor? Rıza varsa her şey ahlaklı diyen tipler buna karşı mı geliyor? Yine bir hadiste şöyle buyruluyor:

“Âişe (r. anhâ)nin yanına vardık. Bizimle onun arasında bir perde (hicâb) vardı. Ey Ubeyd dedi, seni ziyaretimize gelmekten alıkoyan nedir? Şu cevabı verdi: Şairin, “Aralıklı ziyaret et sevgin artsın” sözüdür. İbni Ömer der ki: Sen bizimle bu şekilde konuşmayı bırak da Resûlullah (s.a.)'ın gördüğün en şaşırtıcı halini bizlere bildir. Hz. Âişe ağladı ve dedi ki: Onun her işi hayret verici ve şaşırtıcıydı. Benim yanımda olması gereken gecede bana geldi. Teni tenime değdi, sonra şöyle buyurdu: “Bana izin ver de Azîz ve Celîl olan Rabbime ibadet edeyim.” Hz. Âişe dedi ki: Şöyle dedim: Allah'a yemin ederim, ben sana yakın olmayı çok severim. Bununla birlikte Rabbine ibadet etmeni de severim. Bunun üzerine kalktı, kırbadan su aldı. Fazlaca su dökmedi. Daha sonra kalkıp namaza durdu. Sakalları islanıncaya kadar ağladı, ardından secdeye vardı. Yeri ıslatacak kadar ağladı. Sonra yanı üzere yattı yine ağladı. Nihayet Bilâl geldi, ona sabah namazının vaktinin girdiğini haber verdi. Ey Allah'ın Rasûlü, dedi. Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışladığı halde ne diye ağlıyorsun? …” [57]

Peygamberin ölümüne ağlayan bir insan mı onu sevmez? Birbiriyle temasta bulunmak isteyen biri mi Peygamberi sevmez? Yakın olmayı seven kişi mi Peygamberi sevmez? Yine Âişe annemiz şöyle buyuruyor:

“Ben, şu on hasletten dolayı, Peygamber'in diğer hanımlarından üstün kılındım: 1) Hazret-i Peygamber bakire olarak, sadece benimle evlendi. 2) Benim hem anam, hem de babam muhacirdir. 3) Hazret-i Cebrâil, benim biçim ve suretimi, ipeğe bürünmüş olarak getirip (Hazret-i Peygamber'e gösterdi de) ona benimle evlenmesini emretti. 4) Ben Hazret-i Peygamber'le aynı kaptan yıkanır, guslederdik. 5) Hazret-i Peygamber benimle beraber, aynı çarşafın, yorganın altında iken Cebrail ona vahiy getirirdi. 6-7) Hazret-i Peygamber benimle Şevval ayında evlendi ve aynı ayda da benimle zifafa girdi. 8) Hazret-i Peygamber benim elimde ruhunu teslim etti. 9) Allahü teâlâ benim suçsuz olduğuma dair, ayet inzal buyurdu. 10) Ve Hazret-i Peygamber benim hâne ve odama defnolundu. Bütün bu hususta, hiç kimse bana müsavi olamaz […] Rivâyet olunduğuna göre Hazret-i Âişe ile Hazret-i Zeyneb, karşılıklı olarak kendilerini methetmeye başladılar. Hazret-i Zeyneb, “Ben, Rabbimin, Peygamber'in benimle evlenmesine dair ayet indirdiği kimseyim” deyince, Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) da, “Ben de, Safvan İbnu Muattal beni, binitine bindirdiği için (meydana gelen şeylerden) Rabbimin beni temizleyip akladığı kimseyim” dedi.” [58]

Peygamberin üstün hanımını gururla anlatan biri mi evliliğe razı değildi? Aynı kaptan yani beraber çıplak şekilde banyo yapmaktan hoşlanan biri mi Peygamberi sevmiyordu? Aynı ayda zifafa girip evlenmekten kendini üstün gören insan mı Peygamberi sevmiyor? Kendi elinde ruhunu teslim etti diye üstünüm diyen insan mı Peygamberi sevmeyecek? Odasına Peygamberin defnolunmasını seven biri mi Peygamberi sevmedi? Böyle bir insan mı evliliğe razı olmaz? Onun için âyet indi diyen övünen biri Müslümandır. Demek ki Peygamberin indirdiğine inanıyordu. Âişe (r.a.) mazlum olsa niye nefret edeceği birinin dinine inansın? Yine Hz. Âişe diyor ki:

“Ben âdetli iken bir şey içer sonra onu Hz. Peygamber’e (sav) uzatırdım, o da ağzını tam benim ağzımın değdiği yere koyarak içerdi. Yine ben âdetli iken kemikli etten bir parça ısırıp sonra onu Hz. Peygamber’e (sav) uzatırdım, o da ağzını tam benim ağzımın değdiği yere koyar(ak ısırır)dı.” [59] 

Bu hadis Peygamberin Âişe’yi çok sevdiğini gösteriyor. Âişe’nin de Peygambere yemeği uzatması Âişe’nin de bundan hoşlandığına delildir. Buna göre birbirlerini seviyorlardı. Sevdiklerine daha çok fazla delil var: Peygamber (s.a.v.) zaman zaman ‘Aişe ile yarışırdı. [60] Hz. Peygamber'in Âişe'ye olan sevgisi etrafındakiler tarafından oldukça biliniyordu. [61] Bunu kızı Fatıma'ya da anlattı ve Âişe’ye olan aşkını da dile getirdi. [62] Nitekim Peygamberin vefatından sonra bile insanlar ona ‘Reslûllah'ın sevgilisi’ [63] ve onun sevgili karısı [64] diye hitap ediyorlardı. Bir zamanlar Âişe Peygamber'e Arap folklorundan bir hikâyeden bahsettiğinde, Ümmü Zar dahil on bir kadın kocalarının davranışlarını anlattı. Kadınların geri kalanı kocalarını olumsuz bir şekilde anlatırken, Ümmü Zar kocası Ebu Zar hakkında sadece iyi konuştu, ancak Ebu Zar sonradan boşandı ve ona birçok armağan veren bir reisle de evlendi. Öykünün sonuna doğru Ümmü Zar, kocasının kendisine verdiği tüm armağanların Ebu Zar'dan aldığı en küçük hediyeye kıyasla değersiz olduğunu belirtti. Peygamber hikâyeyi dinledikten sonra, Âişe'ye, “Ben sana Ebû Zer'in Ümmü Zer'e nisbeti gibiyim (Ebu Zar' ben boşamıyorken boşandı).” [65] ve Âişe, “Aslında bana Ebu Zar'dan daha iyisin” cevabını verdi. [66] Daha önce, hadislerle Hz. Âişe’nin kıskanç olduğunu gördük bu da onun Peygambere karşı sevgisini gösterir, yine Hz. Âişe şöyle rivayet ediyor:

“Resûlullah (sav) bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince halimi anladı ve: “Kıskandın mı yoksa?” dedi. Ben de: “Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?” dedim.” [67]

Peygamber, genç hanımının çıkarlarını eğlencede de önemsedi. Mesela arkadaşları ile oynamasına izin veriyordu, arkadaşlarını Peygamber çağırıyordu. [46] Aynı şekilde, caminin avlusunda Habeş sporlarını izlemesine izin verir ve Âişe istediği kadar beklerdi. Hz. Âişe radıyallahu anha anlatıyor:

“Resûlullah aleyhissalatu vesselam, benim yanımda iki cariye, Buas (savaşı ile ilgili hamasi) türküler söylerken çıkageldi. Gidip yatağın üzerine (yan üstü uzandı ve yüzünü de (aksi istikamete) çevirdi. Derken (babam) Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh girdi. Derhal beni azarladı ve: “Resûlullah'ın hane-i saadetlerinde şeytan çalgısı ha!” dedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ona yönelip. “Bırak onları (söylesinler!)” buyurdu. (Onlar sohbete dalıp, bizden) dikkatlerini çekince, ben cariyelere göz işareti yaptım, kalkıp gittiler.” Hz. Âişe devamla der ki: Bir bayram günüydü. Siyahiler, mescidde kılınç-kalkan oyunu oynuyorlardı. Ben mi Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan taleb etmiştim (bilemiyorum), yoksa o (kendiliğinden) mi ‘Seyretmek ester misin?’ buyurdular. Ben: ‘Tabii!’ dedim. Kalktı, beni geri tarafına aldı, yanağım yanağının üstünde olduğu halde durduk. “Ey Erfideoğulları göreyim sizi (oynayın)!” diyordu. Ben usanınca: ‘Yeter mi?’ buyurdular. Ben: ‘Evet!’ dedim. ‘Öyleyse git!’ dediler.” [68] 

Âişe annemiz yanağının yanağına değmesini aktarıyor, bunu da ona değmenin mutluluğundadır. Ve cariye olayında Âişe’nin davranışı olgun birisinin davranışıdır. Allah Peygamberin hanımlarına Peygamberden güzelce ayrılmaları için fırsat vermiştir. [69] Bu âyetin inmesinden sonra Peygamber ilk önce Âişe annemizin yanına gelip, istersen boşa demiştir. Âişe ise ‘ben Peygamberi istiyorum’ demiştir. [70] Buna göre Âişe (r.a.) hem yeterince olgundu nitekim bir kişiden boşanmak için olgunluk olmalı hem de evliliğe razıydı. Hz. Âişe’ye Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in ahlâkından sorunca, kendisine şöyle buyurmuştur: “Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, insanların en güzel ahlâklısı idi. Her zaman sükûnet ve vakarla hareket eder, aslâ yüksek sesle konuşmaz ve kötülüğe kötülükle mukabelede bulunmazdı. Bilakis, affeder ve hoşgörülü davranırdı.” [71]

Hz. Âişe Peygamberin, insanlar arasında en ahlâklısı olduğunu söylüyor. Size kötülük yapan biri nasıl en ahlaklı olabilir? Sizi mazlum durumuna düşüren biri nasıl en ahlâklı kişi olabilir? Peki hoşgörülü ve affedici olduğunu söyler miydiniz? Allah İslam hukukunu ve fıkhını bir kadın üzerine oturtmuştur, bu kadın ise Hz. Âişe’dir. Kendisi en çok hadis nakleden 4. Sahabîdir (2200’den fazla hadis rivâyet etmiştir). Allah Rasûlü’nün hanımları arasında ilme düşkünlüğü ile bilinenlerin en önde geleni Hazreti Âişe annemizdir. O “Bilmediği bir konuyu duyduğunda, onu iyice anlayıncaya kadar sormaya devam ederdi.” [72]

Ebu Musa el Eşari anlatıyor: “Allah Resulü’nün arkadaşları olarak ne zaman bir hâdisi anlamada problem yaşasak, hemen Âişe’ye sorardık. Kendisi bize o konuda mutlaka bir bilgi sunardı.” [73]  

Hatta bazı yanlış anlaşılan veya eksik rivayet edilen hadisleri, Hazreti Aişe validemiz tamamlamış ve bizi yanlış anlamalardan kurtarmıştır. [74] Kendisine miras ve tıp ile ilgili konularda dahi müracaatta bulunulurdu. [75] Mekke’nin âlimi olan Ata ibni Rabah, Âişe validemizin ilmine olan hayranlığını şöyle ifade eder: “O, insanların en fakihi, en âlimi, görüşü en güzel olanıdır.” [76]

Âyetlerin iniş sebebini en iyi bilenlerden biri olan Âişe validemiz, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman zamanında fetvalar da veriyordu. Hazreti Ömer ve Hazreti Osman sünnetle alakalı bazı sorular için Hazreti Âişe validemize elçiler gönderiyorlardı. [77] İslam’a bu kadar katkı sunmuş biri nasıl mazlum durumda bırakılmış olabilir? Diğer eşleri ondan daha büyük olduğu halde Âişe annemiz kadar etkileri olmadı. Sizi biri ezse ve o insan ölse, onun davasına yardımcı olur muydunuz? Hayır, her makul insanın cevabı bu olur. Peki niye Âişe’ye iftira atıyorsunuz? Eğer gerçekten de cinsel taciz kurbanı olmuş olsaydı, büyük ihtimalle duygusal, psikolojik, zihinsel ve hatta belki de fiziksel olarak harap olurdu ama Hz. Peygamberin ölümünden sonra hayatında elde ettiği başarılar, onun yeteneklerini tamamen kontrol eden bir kadın olduğunu ve İslam'ın entelektüel devlerinden biri olduğunu kanıtlamıştır. Peygamberden bu kadar içten söz etmiş olması, evliliğin masumiyetinin ve kocasının kusursuz karakterinin bir göstergesiydi, çünkü onunla olan ilişkisinin kendisine olan güvenini göz önünde bulundurarak, eğer onun sözde şehvetinin kurbanı olsaydı, ona karşı intikam dolu bir saldırı başlatabilirdi. Hiçbir cinsel istismar kurbanı saldırgan hakkında olumlu bir şekilde konuşmaz, daha az da onu ve onun getirdiği mesajı sevgi ve anlayışı teşvik eden bir kanal haline gelir.

Yine Peygamber bir gün Pers bir komşusu tarafından davet edilmişti. Peygamber onun kapısına geldiğinde yanında Âişe vardı ve şöyle dedi: “Onu da (Âişe’yi) davet ediyor musun?” Adam ‘hayır’ diyince Peygamber de ‘hayır girmem’ dedi ve geri döndü. Bu 3 kez tekrarlandı ve 3.’de adam kabul etti ve Peygamber Âişe ile misafir oldu. [78] Böyle bir davranış sübyancı davranışı mı? Bu davranışı bugün bile kim sergilerdi? ‘Hanım eve git, ben geliyorum’ derdi kötü biri. Yine Âişe annemizin ebeveynleri de razıydı, [8] bu durumda Ateistler kim ki pedofili diyerek eleştiriyorlar? Âişe evlendiğinde Peygamberin diğer hanımları bile Âişe’yi tebrik ediyordu. [8] Bir kadın kendi cinsiyetinden birini korur, bu bir tecavüz olsa korunmalıydı ama tam tersine bir tebrik söz konusu. Yine Âişe annemiz şöyle bir hadis rivâyet ediyor:

“Rasûlullah'ın huzuruna beş on kişilik bir Yahûdî hey'eti girdi. Huzura girince selâm vermiş olmak için: “Ölüm üzerinize” demek olan “es-Sâmu aleykum” dediler. Âişe dedi ki: Ben bu sözü anladım da: - Sânı ve Allah'ın la'neti sizin üzerinize olsun! diye karşıladım. Âişe dedi ki: Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.w.): “Yâ Âişe sakin ol! Çünkü Allah her hususta rıfk ile, yumuşaklık ile muamele etmeyi sever” buyurdu …” [79]

Kocası istemediği halde, kocasını koruyan bir kadın mı Peygamberin bir kurbanıydı? Şimdi Âişe annemizin cinsel istismara uğramadığını psikolojik zeminde bakalım:

“Çocukluktaki cinsel istismar genel olarak helâk edicidir.” [80]

Yukarda gördüğümüz gibi Âişe’nin hayatı gayet başarılıydı, İslam alemimde çok önemli bir hanım olmuştur yani helâk edici bir şey yok.

“Duygusal tepkiler: Korku, utanç, aşağılanma, suçluluk ve kendini suçlama gibi duygular yaygındır ve depresyon ve endişeye yol açar.” [80]

Âişe annemizin kendini suçlama, suçluluk, aşağılanma gibi duyguları yoktu. Peygamberimizden de korkmuyordu ve utangaç değildi. Âişe annemiz depresyonda da değildi, çok iyi bir hanımdı.

“Travma sonrası stres belirtileri: Hayatta kalanlar, kabuslar veya geçmişe dönüşlerin yanı sıra şiddet hakkında müdahaleci veya yinelenen düşünceler yaşayabilirler.” [80]

Âişe annemiz için bu da söz konusu değildi. Travmaya uğramış değildi.

“Çarpık benlik algısı: Hayatta kalanlar genellikle cinsel istismara kendilerinin sebep olduğuna ve bunu hak ettiklerine dair bir inanç geliştirirler. Bu inançlar kendi kendini yitiren ilişkilere yol açabilir.” [80]

Âişe (r.a.) kendini bu evlilik yüzünden asla suçlamadı. Asla kendisinin bu evliliğe sebep olduğunu söylemedi. Nasıl evlendilerse tam tamına anlatmaktadır. ‘Ben bunu hakkettim’ gibi düşünceleri de yoktu.

“Kronik ve yaygın ağrı, özellikle karın veya pelvik ağrı, alt ağrı eşiği, anksiyete ve depresyon, kendini ihmal etme ve yeme bozuklukları çocukluk çağı cinsel istismarına bağlanmıştır. Çocukken istismara uğrayan yetişkinlerin, alkol ve yasa dışı uyuşturucuları kötüye kullanma olasılıkları dört ila beş kat daha fazladır.” [80]

Âişe annemiz 67 yıl yaşamıştır. O dönemde ortalama ölüm yaşı 45 idi. Bu kadar şeyi yaşamış olsa bu kadar yıl yaşaması mümkün olabilir miydi? Hem hiçbir kaynakta böyle şeylere sahip olduğuna delil yoktur. Âişe annemiz pek çok defa Peygamberle ilişkiye girmiştir. Pelvik ağrı olsa bunu nasıl taşıyabilirdi? Âişe annemiz Peygamberle iken başta zayıf iken sonra kilo almıştır. [81] Yani yeme sorunu da yoktu. Âişe annemiz Cennet hanımıdır, nasıl yasa dışı şeyler yapmış olsun? Nasıl alkol içmiş olsun?

“Hayatta kalanların 50 veya daha fazla cinsel ilişki partneri olması, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon geçirmesi ve onları insan immün yetmezlik virüsüne (HIV) kapma riskine sokan risk alma davranışlarında bulunma olasılığı daha yüksektir. Erken ergenlik döneminde veya istenmeyen gebelik ve fuhuş cinsel istismarla ilişkilidir. Kronik pelvik ağrı, disparoni, vajinismus ve nonspesifik vajinit gibi jinekolojik problemler, hayatta kalanlar arasında yaygın tanılardır.” [80]

Âişe annemiz sadece Peygamberimiz ile ilişkiye girmiştir 50 veya daha fazla kişi ile değil. Hz. Âişe hiçbir şekilde fuhuş işlememiştir. Ve jinekolojik sorunları da yoktu.

“Cinsel istismardan kurtulan yetişkinler, kendini koruma konusunda daha az yetenekli olabilir. Başkaları tarafından mağdur edilmeyi kabul etmeye daha yatkındırlar. Bu tekrar tekrar mağdur olma eğilimi, tehlikeli durumlardaki genel savunmasızlığın ve güvenilmeyen kişiler tarafından istismar edilmesinin bir sonucu olabilir.” [80]

Burada ezilmiş bir kişiden bahsediliyor fakat Âişe annemiz Cemel vakasında komutan konumundaydı. Genel olarak bakarsak Âişe (r.a.) çok başarılı, psikolojik sorunları olmayan, spor hayatı yani fiziksel sorunu olmayan birisiydi yani yukardaki hiçbir denilene uymuyor. Yine Âişe annemiz Peygamberin ahlakının Kur’ân olduğunu söylüyor. [82] Kur’ân’a göre eşler sevgi ve huzur bulsunlar diye vardırlar [83], yine Kur’ân kadına iyi davranmayı emrediyor. [84] Tecavüze uğrayan biriyle nasıl sevgi ve huzur olsun? Nasıl güzel bir davranış olmuş olsun? Yine belirtelim ki Âişe ile evlenme düşüncesi Peygamberden doğmamıştır. Bunu bir kadın Peygamberimize sormuştur ‘evlenmek ister misin’ diye. [85] Son olarak, Âişe annemiz evlendiği gün regl olduğunu söylüyor. [86]

Özetlersek, Hz. Âişe (r.a.) annemiz evlenecekken hem psikolojik hem de biyolojik olarak olgundu. Evliliğinden gayet memnun idi, Peygamberi seviyordu. Bu durumda hangi hakla pedofili diyorsunuz? Siz kimsiniz de böyle konuşuyorsunuz?

İddia I: Sen 50 yaşında bir adamla 9 yaşındaki kızını evlendirir misin?

Cevap: Tarih boyunca insanlar kızını evlendiriyordu, Âişe’nin ebeveynleri de razı idi, buna göre bu iddia tamamen yanlıştır. Hem pek çok baba kızını hiç evlendirmek istemez. Her şey her insanın rızasına göre olmuyor. Yaş aralığı ne ifade eder? Senin hoşuna gitmiyor diye evlenmeyecekler mi? Hem Peygamberimiz çok genç görünen biriydi. Yaşlı olsa bile çok genç görünüyordu.

İddia II: Bu dönemde 9 yaşında evlenmek uygun değil, Peygamber nasıl evrensel Peygamber oluyor?

Cevap: Bu konu ile bağımsızdır. Bunun İslam’da evlilik yaşı ile alakası vardır. İslam’da evlilik rüşd iken, ortada imkanlar varken yapılabilir. 18 yaş hiçbir şekilde kriter değildir böyle yanlış bir şey olamaz. 12 yaşında zinaya izin veren ülkeler 18 yaşında evlenmeyi doğru buluyor. Bu büyük bir tutarsızlıktır. Bu dönemde kadınlar daha yavaş olgunlaşıyor nitekim önceden eğlenecek çok şey yoktu, okul yoktu, vs. Yani bu dönemde evlilik yaşı şartlara göre ayarlanır ve İslam buna izin verir. [45]

Kaynaklar:

1.      Müslim, Câmiʿu’s-sahîh,Nikâh, 71.

 

2.      Jessa Gamble, “Puberty: Early Starters,” Nature: The International Journal of Science, 4 Ekim, 2017. [İnternetten okuma için: https://www.nature.com/articles/550S10]

 

3.      https://www.britannica.com/topic/pedophilia

 

4.      Buhârî, Câmiʿu’s-sahîh, Namaz, 86, 476.

 

5.      https://www.almaany.com/fr/dict/ar-fr/أَعْق%D9%90لْ/

 

6.      Hans Wehr Arabic-English Dictionary, 3rd Edition, s. 737.

 

7.      Tirmizî, Es-Sünen, Nikâh, 19.

 

8.      Buhârî, a.g.e., Menâkibu'l-Ensar 44; Müslim, a.g.e., Nikâh, 69, (1422); Ebû Dâvûd, Es-Sünen, Nikâh, 32-33, 2121; Nesâî, Es-Sünen, Nikâh 29, 78; İbn Mâce, Es-Sünen, Nikâh, 13, 1876; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/118, 280.

 

9.      https://www.healthline.com/health/teenage-hair-loss

 

10.   Nisâ, 4/6.

 

11.   https://islamansiklopedisi.org.tr/aise

12.   Kurtubî, Câmiʿli-ahkâmi’l-Kurʾân, Ahzâb, 33/50-1 tefsiri.

13.   Ebû Dâvûd, a.g.e., Tıp, 3903.

14.   Buhârî, a.g.e., Kur'ân’ın Faziletleri, 6, 4993.

15.   Gazzali, Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed, lhyau Ulûmi'd-Din, Mısır, ts., Il, 43.

16.   M.K. Hopkins, “The Age of Roman Girls at Marriage,” Population Studies, 18:3 (1965),  p. 313.

17.   https://www.answering-christianity.com/gypsy_girl.htm

18.   Vern L. Bullough,  “Age of Consent,” Journal of Psychology & Human Sexuality, 16:2-3 (2005), s. 29-30.

19.   https://www.answering-christianity.com/byzantine_child_brides.htm

20.   A Medieval Miscellany By Margaret Wade Labarge, s. 52.

21.   A Guide to America’s Sex Laws by Richard A. Posner & Katharine B. Silbaugh, s. 44.

22.   Sir John Comyns, Stewart Kyd A Digest of the Laws of England, Volume 2, s. 73.

23.   Katchadourian ve Lund 1972: 439.

24.   Kling, 1965: 216.

25.   Opposing Hate Speech By Professor of Sociology Anthony Joseph Paul Cortese, s. 85.

26.   Parental Kidnapping in America: An Historical and Cultural Analysis By Maureen Dabbagh, s. 128.

27.   Penguin, NY, 200.

28.   What’s Wrong in America: A Look at Troublesome Issues in Our Country By Arthur Siccan.

29.   Not My Kid: What Parents Believe about the Sex Lives of Their Teenagers By Sinikka Elliott, s. 14-15.

30.   Encyclopedia of Rape by Merril D. Smith, s. 40.

31.   https://chnm.gmu.edu/cyh/primary-sources/24

32.   https://tr.euronews.com/2017/11/14/avrupa-ulkelerinde-cinsel-rust-yasi

33.   https://www.kizlarsoruyor.com/cinsel-yasam/q5615797-ilk-masturbasyon-kac-yasinda-yaptiniz-veya-kac-yasinda-cinsel-istek

34.   https://www.kizlarsoruyor.com/cinsel-yasam/q82267-kizlarda-cinsel-istek-kac-yaslarinda-baslar

35.   https://www.kizlarsoruyor.com/cinsel-yasam/q2944657-erkeklerde-cinsel-istek-kac-yasinda-baslar

36.   https://www.ge.ch/statistique/tel/publications/2019/informations_statistiques/autres_themes/is_comportements_sexuels_20_2019.pdf

37.   https://www.tdg.ch/geneve/actu-genevoise/j-13-ans-ge-puisje-relations-sexuelles/story/20568093

38.   https://www.tdg.ch/lematindimanche/conseil-federal-peut-sexuellement-consentant-12-ans/story/19920861

39.   John Brancrofts, Human Sexuality and its probleme, s. 191.

40.   Gluckman and Hanson, “Evolution, Development and Timing of Puberty,” Trends in Endocrinology and Metabolism, 17:1 (2006), p. 10. Yine bknz: https://www.sciencedaily.com/releases/2005/12/051201022811.htm

41.   The Spirit of Laws By Charles de Secondat baron de Montesquieu, c.1, s. 278.

42.   The Cambridge World History of Food, c. 2, s. 1455.

43.   Turner Colin, Islam: the basics, Routledge 2006, s. 34-35.

44.   Armstrong Karen, Muhammad: a prophet for our time, Harper Collins 2006, s. 105.

45.   https://isvicredekiisik.blogspot.com/2021/06/cocuk-evliligi-var-m-talak-4-yorumu.html

46.   Ebû Dâvûd, a.g.e., Edep, 4931.

47.   https://www.lesitedespoupees.com/histoire-des-poupees/

48.   https://sunnah.com/mishkat:3265

49.   İbn Hacer, Fethü'l-Bârî, XIII, 143.

50.   Belirtilen link çok daha faydalı olacaktır: https://drive.google.com/file/d/1LEWJT9FBOV2oNpj92x7N2POFpu6lOYuV/view

51.   Allah’ın kendisini koruyacağına güvenmesi (Mâide, 5/67), gaybi haberleri özgüvenini gösterir. Gelecekten haber vermek büyük bir özgüven gerektirir. Hayatını bir defa okuyan bir insan Peygamber kendine güvenmiyordu diyemez. Çok az sayı ile pek büyük orduları yenmesi de özgüvenini gösterir.

52.   Ebû Dâvûd, a.g.e., Nikâh, 37-38, 2135.

53.   Psikoloji konusunda tırnak içi olan tüm paragraflar şuradan alıntılanmıştır: İngiltere ve Galler Polis Federasyonu'nun izniyle Pedofil Ruhunu Anlamak kitabından alınmıştır. [İnternetten okuma için: http://www.polfed.org/magazine/08_2001/80_2001_paedophile.htm]

54.   Buhârî, a.g.e., Menâkıbu’l-Ensâr, 20, Nikâh, 108, Edep, 73, Tehvîd, 32; Müslim, a.g.e., Fedâilü’s-Sahâbe, 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437), Münâfikûn, 70, 2815; Tirmizî, a.g.e., Menâkıb, (3885, 3886); İbn Sa’d, Kitabü't-Tabakati'l-Kebir, X, 201-202; İbn Sa’d, a.g.e., I, 114.

55.   Buhârî, a.g.e., Nikâh, 42; 69-72; Müslim, a.g.e., Nikâh, 9-10; Ebû Dâvûd, a.g.e., Nikâh, 24, 32; Nesâî, a.g.e., Nikâh, 31-36.

56.   Müslim, a.g.e., Talâk, 23, 1476.

57.   İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-azîm, I, 440.

58.   Fahrüddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, Nûr, 24/22 tefsiri.

59.   Müslim, a.g.e., Hayz, 14; Ebû Dâvûd, a.g.e., Tahâret, 102.

60.   Ebû Dâvûd, a.g.e., Cihad, 2578.

61.   Buhârî, a.g.e., Fezâilü's-Sahâbe, 3662.

62.   Müslim, a.g.e., Fezâilü's-Sahâbe, 83, 2442.

63.   Tirmizî, a.g.e., Menâkıb, 3888.

64.   Tabarânî, el-Muʿcemü’l-kebîr, 293.

65.   Buhârî, a.g.e., Nikâh, 119, 5189; Müslim, a.g.e., Fezâilü's-Sahâbe, 2448.

66.   İbn İshaq, Müsned, 744-745.

67.   Müslim, a.g.e., Münâfikûn 70, (2815); Nesâî, a.g.e., İşretü'n-Nisâ, 4 (7, 72).

68.   Buhârî, a.g.e., Iydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Nikâh 82, 114; Müslim, a.g.e., Iydeyn 19, (892); Nesâî, a.g.e., Iydeyn 35 - 36, (3, 195-197).

69.   Ahzâb, 33/28-9.

70.   Buhârî, a.g.e., Tefsîr, Ahzâb, 1; Müslim, a.g.e.,  Talâk, 4 (22); Tirmizî, a.g.e.,  Tefsir’ul-Kur’ân 33.

71.   Tirmizî, a.g.e., Birr, 69; Dârimî, Es-Sünen, Mukaddime, 2.

72.   Buhârî, a.g.e., İlim, 36.

73.   Tirmizî, a.g.e., Menâkıb, 62.

74.   Zerkeyî, el-İcabe, s. 103.

75.   Tabarânî, el Kebir, 23/182; Müstedrek, 4/11; Müsned, 6/67.

76.   Müstedrek, 4/14.

77.   İbn Sa’d, a.g.e., 2/32-33.

78.   Müslim, a.g.e., İçkiler, 19, 2037.

79.   Buhârî, a.g.e., Edep, 35.

80.   https://www.acog.org/clinical/clinical-guidance/committee-opinion/articles/2011/08/adult-manifestations-of-childhood-sexual-abuse

81.   Evû Dâvûd, a.g.e., Cihad, 68.

82.   Müslim, a.g.e., Müsâfirîn 139; Nesâî, a.g.e., Kıyâmü’l-leyl, 2.

83.   Rûm, 30/21.

84.   Nisâ, 4/19.

85.   Ahmed b. Hanbel, a.g.e., XVII, s. 324-327.

86.   Ebû Dâvûd, a.g.e., Edep, 63, 4933.

 


 


Yorumlar

  1. bu evliliğin Hz.Aişe'ye fizikles veya psikolojik olarak ona ne gibi bir zararı oldu? gibi bir soru yeterli olacaktır aslında

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nisâ 34: Kadınlar dövülür mü?

Kur'an'da Dünya'nın şekli