İslam’ın 1000 kanıtı

1000 delil tamamlanmış değil. Yazdıkça artacak.
  1. Kur’ân ve hadislere göre evrenimiz bir denizdir. [Tûr, 52/9; Enbiyâ, 21/33; Tirmizî, Tefsîr, Hadid sûresi, 1.] Bilim adamları evrenimizin her yerinde kuantum dalgalanmaları olduğunu söylüyor. [1] Bu dalgalar bir deniz oluşturuyor, bu âyetler de buna işaret ediyor.
  2. Koyduğum hadiste direkt olarak ‘menedilmiş dalga’ deniliyor. Kuantum mekaniğinde dalga özelliklerinden en önemlisi; dalganın konum ve momentum bilgilerinin, belli bir sınıra kadar ölçülebilir olmasıdır. Dalga özelliklerinin daha fazlasını öğrenmemi yasaklanmıştır (menedilmiştir).
  3. Ay Güneş’i takip ediyor. [Şems, 91/1-2] Bu Dünya merkezli modelde imkansızdır nitekim böyle bir modelde hangisi hangisini takip ediyor bilemeyiz. Bu âyet Peygamber zamanındaki görüşler ile çelişmektedir. Bu hem Peygamberin bilgileri kopyalamadığına delil hem de vahye delil.
  4. Evren parçalanacaktır. [İnfitâr, 82/1; İnşikâk, 84/1; Meryem, 19/90; Mürselat, 77/9] Bu büyük yırtılma (Big Rip) modeli ile uyuşuyor. [2] Bu modele göre evrendeki her şey paramparça olacaktır. Atomlar bile.
  5. Kur’ân evren yarılınca göğün gevşek düşeceğini söylüyor. [Hakkâ, 69/16] Durum böyle olacaktır nitekim evren parçalanmak için öyle hızlı genişleyecektir ki çok esnek bir şey olacaktır. Yani çok gevşek bir şey.
  6. Peygamber bir hadiste Allah’ın evreni düreceğini söylerken elini kapatıp açıyor. [Müslim, Câmiʿu’s-sahîh, Kıyâmet’in, Cennet ve Cehennem’in sıfatı, 2788a.] Evren kendi içine çökecektir (Big Crunch) bu da hadisteki kapamadır. 
  7. Sonra evren geri bir büyük patlama (Big Bounce) ile açılacaktır. Peygamberin elini açması bunu ifade eder.
  8. Yine evreni açması, evrenin genişlediğine delildir. 
  9. Elinin kapalı olması da evrenin ilk baştaki haline yani tekillik haline işaret ediyor. 
  10. Evrenin içine çökme sebebi karanlık enerjinin azalması. Karanlık enerji azalınca evreni ayakta tutmak ağır gelecektir. Yani evren ağırlaşacaktır. Kur’ân Kıyâmet gününde evrenin ağırlaşacağını söylüyor. [A’râf, 7/187]
  11. Aynı âyette ‘saatin durması’ ifadesi kullanılıyor. Evren tekilliğe çökecektir. Tekillikte zaman durur.
  12. Güneş Ay’ı yutacaktır nitekim kızıl deve dönüşecektir. Kur’ân’da buna Güneş’in Ay’ı toplaması olarak ifade ediyor. [Kıyâmet, 75/9]
  13. Güneş öyle büyüyecek ki bize çok yakın olacak. Bir hadiste Peygamber Mahşerde Güneş’in 1 mil kadar yakın olacağını söylüyor. [Müslim, Cennet, 2864.]
  14. Kızıl dev denizleri öyle ısıtacak ki, tuz oranı yüzünden denizler yanacaktır, alev alacaktır. Kur’ân bunu denizlerin tutuşması olarak ifade ediyor. [Tekvîr, 81/6]
  15. Mars’ın atmosferi nasıl sıyrıldıysa [3] aynı şekilde Güneş bizim atmosferimizi de sıyıracaktır. Aynı ifadeleri Kur’ân’da kullanıyor. [Tekvîr, 81/11]
  16. Güneş yeryüzündeki her şeyi kurutacaktır. Dünya Venüs gibi bir yere dönüşecektir. [Kehf, 18/8]
  17. Denizler ısınacağı için, hacimleri artacaktır, bu da denizlerin birleşmesine yol açacaktır. [İnfitâr, 82/3]
  18. Güneş kızıl dev evresinden sonra kendi içine çökecektir. Kur’ân buna Güneş’in küre şeklinde dürülmesi ile ifade ediyor. [Tekvîr, 81/1]
  19. Güneş belirli bir yörüngeye kadar akmaktadır. [Yâsîn, 36/38] Bu yörünge galaksimizin ortasındaki kara deliğe doğrudur.
  20. Evrende her şeyin bir yörüngesi vardır. Kur’ân her şeyin bir yörüngede yüzdüğünü söylüyor. [Enbiyâ, 21/33]
  21. Bilim adamlarına göre uzay-zaman 3 boyutlu bir ağdır. [4] Âyetlerde göğün ‘hubuklu’ olduğu söyleniliyor. [Zâriyât, 51/7] Bu kelime örülmüş, dikilmiş, ağ, kumaş anlamındadır.
  22. Kur’ân’a göre evren genişlemektedir. [Zâriyât, 51/47] Bu, Hubble tarafından onaylanmıştır. Genişleme yorumu tüm tefsirlerde geçer ama neyin genişlediği hakkında görüş ayrılığı olmuş ama âyetin göğün genişlediğine işaret ettiği açık.
  23. Aynı âyette göğün bina edildiği söyleniliyor. Bu evrenin aşama aşama yaratıldığına işarettir. Evrenimiz 13.75 milyar yılda şu anki hale gelmiştir.
  24. Bina edilmesi, bir yapı olduğunu da ifade eder. Evren bir yapıdır. Bunu galaksi filamentleri oluşturuyor. 
  25. Evrenin genişlemesi göklerin yükselmesi ile de ifade ediliyor. Gök tekillik iken, her yöne yükseltilmiştir. 
  26. Yine göğün yükseltilmesi evrenin 1 boyuttan 4 boyuta yükselmesini ifade eder. Âyetlerde İbrahim (a.s.)’ın Kabe’yi 2 boyuttan 3 boyuta dönüştürmesi için ‘yükseltti’ ifadesi kullanılıyor. [Bakara, 2/127]
  27. Evren bir bütün iken kenarları birbirinden ayrılmıştır. [Enbiyâ, 21/30] Bu model Big Bang modelidir.
  28. Aynı âyette her canlının sudan yaratıldığı söyleniliyor. Evren bir kuantum dalgalanmasıyla oluşmuştur. Yani bu ‘sudan’ her şey oluşmuştur.
  29. Âyetler izafiyete işaret etmektedir. [Meariç, 70/4; Secde, 32/5; Hac, 22/47; Rûm, 30/55; Mü’minûn, 23/113]
  30. Dağlar izostazi dengesini sağlayarak litosferin çok hareketli olmasını engelliyor bu da depremleri azaltıyor. Yine dağlar deprem olduğunda, o enerjiyi emer böylece depremlerin gücü azalır yani insanların sarsılmasını engeller. Kur’ân dağların bu görevlere sahip olduğunu söylüyor.  [Nahl, 16/8]
  31. Evrendeki her şey bizim hizmetimizdedir ama kullanmayı öğrenmeliyiz. Kara deliklerin enerjisi vs. kullanılabilir. Kur’ân evrendeki her şeyin hizmetimizde olduğunu söylüyor. [Lokman, 31/20] 1400 yıl önce göklerin hizmetçi olabileceğini kim bilebilir? Dünya’daki her şeyin bize hizmet edebileceğini kim bilebilirdi?
  32. Kur’ân en küçük parçacıkların sicimler, iplikler olduğunu söylüyor. [Nisâ, 4/49, 77; İsrâ, 17/71] Evrendeki her küçük parçacık sicimlerdir. Âyette normal iplerden bahsedilmiyor nitekim normal iplere ‘habele’ deniliyor.
  33. Levh-i Mahfuz’da evrendeki her şey kayıtlıdır. [En’âm, 6/38] Holografik evren modeline göre evrendeki tüm bilgiler 2 boyutlu bir küre üzerine ‘yazılıdır’. 
  34. Kıtalar bir zamanlar bir bütündü. Sonra bunlar yayılıp genişletilmiştir. Kur’ân yerin yayılıp uzatıldığını söylüyor. [Ra’d, 13/3]
  35. Aynı âyet dağlardan da bahsediyor. Hemen ardından geldiği için yerin yayılmasının dağların oluşmasına sebep olabildiğini çıkartabiliriz ve durum böyle. Dağlar tektonik plakaların hareketiyle oluşmuştur. 
  36. Bundan hemen sonra ki âyette kıtalardan bahsediliyor. Bu da kıtaların oluşumunun yerin yayılması ile alakalı olduğunu gösteriyor. Bu da doğru bir bilgidir.
  37. İnsanlar artık uzaya çıkıyor. Başka bir gezegen bulma nedenleri de yok oluştan kaçmaktır. Kur’ân bu konuda şöyle diyor: Yüksek burçlara çıksanız bile ölüm sizi yakalar. [Nisâ, 4/78] Bu âyet hem göğe çıkacağımıza.
  38. Hem de bunun nedenine işaret ediyor.
  39. Ay’ın üzerinde 3000 kilometrelik bir yarık vardır. Bu yarık Ay’ın yarıldığına işaret ediyor olabilir. Yine Ay’ın yarılması pek çok sahabe tarafından nakledilmiştir. Ay yarılmasa Müşrikler niye buna sihir desin? Uyduruyorsun demeleri lazım, ve iftira atıyorsun demeleri lazım. Amerika’da Ay’ın yarıldığı tarihte yüzü iki ayrılmış bir tavşan resmedilmiştir. Tavşan o yerde Ay’ı ifade etmek için kullanılırdı. Yine Müşrikler Ay’ın yarışmasına büyü diyorlardı. Bu demektir ki: Bir şeyi görmüşler de böyle diyorlar. Buna göre Ay yarılmıştır. [Kamer, 54/1]
  40. Kara delikler zamanı ve mekanı bükerek onda bir delil oluşturur. Kur’ân Târık yıldızının delici olduğunu söylüyor. [Târık, 86/3] Buna göre Târık yıldızı kara deliktir.
  41. Târık yol anlamına gelir. Kara delikler evreni bükerek solucan deliği oluşturup bir yol açarlar. 
  42. İslam’da Sırat denilen bir köprü vardır. Bu köprü kılıç gibi keskin, kıl gibi incedir. Solucan delikleri çok incedir. Yani atom inceliğinde köprülerdir fakat bu deliklerden kocaman yıldızlar geçebilir.
  43. Melekler gökte meârici kullanıyorlar. [Meâric, 70/1-4] Bu kelime bükme, yükselme yerleri anlamındadır. Yani bu apaçık şekilde solucan deliklerine işarettir. Solucan delikler uzay-zamanın bükülmesi ile oluşur.
  44. Kur’ân yıldızların düşme yerleri olduğunu söylüyor. [Vâkia, 56/75] Bu yerler kara delillerdir nitekim kara delikler etrafındaki her şeyi çekerek, içine düşürür. 
  45. Evrenin sonunda kocaman bir kara delik her şeyi yutacaktır. Kara deliğe düşen bir şeyin görüntüsü bulanık olur nitekim kara delikler ışığı bile emer. Kur’ân Kıyâmet günü yıldızların bulanıp döküleceğini söylüyor. [Tekvîr, 81/2] Yani yıldızlar kara deliğe dökülecektir. 
  46. Tekvîr sûresinin 15-16. âyetlerinde ‘hunnes’ ve ‘kunnes’den bahsedilir. Hunnes gizlenen anlamındadır, kunnes ise süpüren. Kara delikler evrendeki her şeyi emerek bir nevi bir süpürge gibidirler. Kara delikteki tekillik etrafındaki ışığı emerek, kendisini gizliyor. 
  47. Bazı kara delikler şiddetle çeker, süper kütleli pasifler ise yavaşça çeker. Kara delikler hareket etmektedir yani yüzmektedirler. Her şeye galip gelirler, her şeye üstün gelirler nitekim kara delikler her şeyi emerek karşıdakini ‘ezer’. Kara delikler  evreni düzenler nitekim kara delikler olmasa galaksimiz oluşamazdı. Her yıldız dağınık şekilde olurdu, bir noktaya doğru ilerlemezlerdi. Tüm bu sıfatlar Nâzi’at sûresinde belirtilmektedir. [Nâzi’at, 79/1-5]
  48. Evrenimiz şu an çatlaksızdır. Galaksi filamentleri evreni bir ağ gibi sımsıkı bağlar. [Mülk, 67/3; Kâf, 50/6]
  49. Evrenimiz düzdür yani bir kitap sahifesi gibidir. [Enbiyâ, 21/104] 
  50. Evrenimize paralel olan evrenler vardır. Yani biz bir kitap gibi yan yana diziliyiz. Kur’ân kitap sahifelerine benzetiyor. [Enbiyâ, 21/104] Yine tabaka tabaka olan 7 gök, paralel evrenlere işarettir. [Mülk, 67/3; Nûh, 71/15]
  51. Peygamber bir hadiste Kıyâmetin siyah bir nokta içinde olacağını söylüyor. [Celal Yeniçeri, a.g.e., “Gökadalar-Aknoktalar ve Karanoktalar” maddesi.] Bu hadisteki ‘nükte’ beyazlık ortasında siyah bir nokta anlamındadır. Evren bir kara deliğin içine çökecektir. Kara deliklerin görünümü beyazlık ortasında siyahlıktır nitekim kuazarlar (kara delik çeşidi) evrendeki en parlak cisimlerdir. 
  52. Peygamber zamanında evren ezeli sanılırken Kur’ân evrenin yaratıldığını söylüyor. [En’âm, 6/101]
  53. Sonu da olduğunu söylüyor. [Rûm. 30/8]
  54. Karanlık enerji evreni genişletmektedir. Eğer bu enerji olmasa evren kendi içine çöker. Allah bu enerji ile evrenin yok olmaması için ayakta tutuyor. [Fâtır, 35/41]
  55. Kara deliller ses çıkartmaktadır. [5] Kara delikler bir huniye benziyor. Kıyâmet günü Sur’a üflenecektir. Sur muhtemelen kara deliklerdir nitekim Sur’a da huni gibi bir şeydir. 
  56. Kur’ân sesin öldürebileceğine, dağları paramparça edebileceğine işaret ediyor. [Zümer, 39/68; Vâki’a, 56/5-6] Ses şok dalgaları ile bunları yapabilir. 
  57. İki kara deliğin birleşmesi büyük kütle çekim dalgalarına yol açar. Yani evren dalgalanır. [Tûr, 52/9]
  58. Stres saçların beyazlamasına neden olabilir. Kıyâmet stresi bu yüzden çocukların saçlarını beyazlaştıracaktır. [Müzzemmil, 73/17]
  59. Yine stres gebelerin yükünü düşürebilir. [Hac, 22/2]
  60. Aşırı kaygı sarhoş olmaya neden olur. [Hac, 22/2]
  61. Yellowstone patlarsa tüm yeryüzünü bir duman kaplayacaktır. [Duhân, 44/10-11]
  62. Yer kabuğu (litosfer) mantonun üzerinde yüzmektedir nitekim manto magmadan oluşur. Kıyâmet günü magma ısınacak ve bu magma dalgalanmaya başlayacaktır bu da yerin dalgalanmasına, çalkalanmasına yok açacaktır. Kur’ân yerin dalgalanmasından bahsetmektedir. [Mülk, 67/16]
  63. Aynı âyette yerin içine geçmekten bahsediliyor. Bu dalgalanmalar yer kabuğunda çatlaklar oluşturacaktır. Böylece insanlar yerin dibine geçecektir. Peygamber bir hadiste zaten 3 yerde böyle çöküntüler olacağını söylüyor. [Tirmizî, Fiten, 38.]
  64. Evrenimiz bir mega-evrenin içindedir. Kur’ân bu mega-evrene Kürsi adı veriyor. [Bakara, 2/255]
  65. Evren izotropiktir. Evrenin izotropik olması, baktığımız her doğrultuda, evrenin aynı olduğunu söyler. Allah evreni mizanla yükselttiğini söylüyor. [Rahmân, 55/7] Bu mizan da izotropik olmasıdır. 
  66. Evren Big Bang’den 380’000 yıl sonra duman halindeydi. [Fussilet, 41/11]
  67. Büyük patlamadan sonra evren karanlık bir haldeydi. Evrenin genişlemesi ve soğuması devam ederken atom altı parçacıklar olan protonlar, nötronlar, elektronlar ve fotonlar oluştu. Fakat evren hala saydam değildi. Fotonlar serbest olarak hareket edemiyorlardı. Bu süreç yaklaşık 380 bin yıl sürdü. 380 bin yıl boyunca karanlık olan evren ilk kez aydınlanacaktı. Elektronların proton ve nötron yörüngesine girmesi ile ilk kez hidrojen atomu oluştu ve bu birleşmeden fotonlar serbest kaldı ve evren ilk kez aydınlanmış oldu (1. aydınlık dönem). Bu dönem kısa sürdü. İlk aydınlanmadan sonra evren tekrar bir karanlık döneme girmiştir (dark age). İşte âyetin bahsettiği de bu olabilir. Evren bu aydınlanmadan sonra karartılmıştır. İlk yıldızların ve galaksilerin oluşumu ise bu karanlık çağın sona ermesiyle başlıyor yani yıldızların oluşumu ile Allah bu karanlıktan aydınlığı çıkartıyor. Bu bilgiler Kur’an âyeti ile birebir uyumdadır. [Fussilet, 41/11]
  68. Bilim adamları suyun gökten indiğini söylüyor tıpkı Kur’ân gibi. [Bakara, 2/164] 
  69. Aynı şekilde bu suyun yerin altına inip, geri yüzeye çıktığı söyleniliyor. Kur’ân da yerden su çıkartıldığını söylüyor. [Nâzi’at, 79/31]
  70. Kur’ân’da davarların ve insanların bitkilerden sonra yaratıldığı söyleniliyor. [Nâzi’at, 79/31-33] Evrim sürecine göre bu doğrudur. 
  71. Atmosferimiz tavan işlevi vardır yani bizi korur. [Enbiyâ, 21/32]
  72. Allah evreni altı günde yaratmıştır. [Arâf, 7/54] Dünya’yı ise 2 günde. [Fussilet, 41/9] Bilimsel olarak Dünya’nın evrenimize göre yaşı, 6’da 2’dir (4.55/13.75) tıpkı âyetlerdeki gibi.
  73. Kur’ân tuzlu ve tatlı denizin karışmadığını söylüyor. [Furkân, 25/53] Haloklin bariyeri sayesinde bu iki deniz kitlesel olarak katışmamaktadır. 
  74. Tektonik plakalar yarıklar tarafından ayrılmıştır. Kur’ân da yerde yarıklar olduğunu söylüyor. [Târık, 86/12]
  75. Atmosferimiz, yararlı Güneş ışınlarını Dünya’ya alırken zararlıları geri çevirir.  Yani atmosferimizin bir özelliği de dönüşlü olmasıdır. [Târık, 86/11]
  76. Dağlar hareket etmektedir. [Neml, 27/88; Şura, 42/32; Rahmân, 55/24] 
  77. Gemiler gibi mantonun üzerinde akıp gitmektedirler. [Şura, 42/32; Rahmân, 55/24] 
  78. Dağların kökleri vardır. [Nebe, 78/7]
  79. Kuantum mekaniğine göre ışınlanma mümkündür. Süleyman’ın çok ilimli bir yardımcısı bir tahtı ışınlamıştır. [Neml, 27/38-40]
  80. Demir yer altına indirilmiştir. [Hadid, 57/25]
  81. Peygamber zamanında demirin sadece savaşmak için faydası vardı. Şu an ise pek çok yararı olduğunu biliyoruz. Bizim vücudumuzda bile demir vardır. Kur’ân demirin çok faydalı olduğunu vurguluyor. [Hadid, 57/25]
  82. Embriyolojiye göre insan bir zamanlar bir blastokitti. Blastokit rahime asılı olup, sülük gibi kan emen bir şeydir. Blastokit rahime gömülüp kanamaya yol açar yani üzeri tamamen kan ile kaplı olur. Kur’ân’da alaka evresi buna işaret ediyor. [Mü’minûn, 23/14] Alaka kelimesi ‘asılı olan’, ‘sülük’ ve ‘kan pıhtısı’ anlamındadır. Dediğimiz gibi blastokit rahime asılıdır.
  83. Sülük gibi kan emer.
  84. Ve kan ile kaplı olur Yani kan pıhtısı gibidir. 
  85. İnsan bu evreden sonra ısırılmış bir et parçası görünümünü veriyor. Kur’ân bunu mudga ile ifade ediyor. [Mü’minûn, 23/14]
  86. Bu evrenden sonra kemikler oluşmaya başlar. [Mü’minun, 23/14]
  87. Bir et tipi olan kaslar da bu kemikleri kaplar. [Mü’minun, 23/14]
  88. Evreler ile yaratıldık. [Nûh, 71/14]
  89. İnsan mudga evrensinde iken insana benzemiyor. Hatta mudga evresinde olan tüm canlılar birbirine benziyor. Sonra Allah onları bambaşka bir yaratılışla yaratıyor yani şekillerini gerçeğe benzeştiriyor. [Mü’minûn, 23/14]
  90. İnsanın bilinci 3. ay oluşur. Yani bir nevi ruhu 3. ay verilir. Kur’an emzirme süresinin 2 yıl olduğunu söylüyor. [Bakara, 2/233] İnsanların taşınması artı emzirme süresi ise 2 yıl 6 aydır. [Ahkâf, 46/15] Buna göre insan 6 ay anne karnındadır. Bu doğrudur nitekim insanın ruhu doğumdan 6 ay önce üfürülüyor. 
  91. İnsan 3 karanlık evrede oluşuyor. Bunlara trimester adı veriliyor. [Zümer, 39/6]
  92. Karanlık olması ise, rahme hiçbir ışığın girememesidir.
  93. Her parçacığın bir çifti vardır. Bu çiftlere süpersimetrik çift denilir. Kur’ân’a göre yaratılmış her şey çifttir. Her parçacığın çifti varsa her şeyin çifti olmuş olur. 
  94. İnsan frontal lob yani beynin ön kısmı ile düşünür, yalan söyler vs. Allah âyette yalancıları perçeminden yani frontal lobun olduğu bölgeden tutacağını söylüyor. [Alâk, 96/16]
  95. Rahim içi zarının kalınlığı büyüyüp küçülür. 1400 yıl önce bu tespit edilemezdi. Kur’ân Allah’ın rahimlerde azaltma ve artma olduğunu söylüyor. [Ra’d, 13/8]
  96. Kemiklerimizi bağlayan ligamentler sabittir ve çok sıkı bağlanmıştır. [İnsan, 76/28]
  97. Allah iki yaratılış arasındaki benzerlikten bahsediyor. [Ra’d, 13/16] Bu iki yaratılış makro ve mikro yaratılıştır. Örnek olarak gözümüz Helix Nebulasına çok benziyor. Bir hücrenin bölünmesi süparnovaya çok benziyor. Galaksi filamentleri beyin hücrelerimize çok benziyor. Sarmal galaksiler bir kasırgaya çok benziyor.
  98. Allah ashabı Kehf’i kulaklarına vurarak uyuttuğunu söylüyor. [Kehf, 18/11] Dediğimiz gibi seslerin vurucu özelliği vardır. Bazı ses dalgaları (örnek: pembe) uyutmaya yardımcı oluyor. Allah bu ses dalgaları ile onları uyuyuk tutmuştur. 
  99. İnsanlar uyurken sağa sola dönmelidir yoksa ciltlerinde yaralar oluşur, köpeklerin ise buna ihtiyacı yoktur. Allah Ashabı Kehf’i sağa sola döndürdüğünü söylüyor, köpek ise aynı yönde uyuyor. [Kehf, 18/18] Peygamber birisinin döndürülüp öbürüne bunun gerekmediğini nereden bildi?
  100. Kulaklarda bazı sinirler çalışmazsa yüzdeki mimiklere de etki yaparlar. Allah Ashabı Kehf’in uyuduğu halde, uyanıkmış gibi olduğunu söylüyor. Yani Allah onların kulaklarını etkisiz hale getirerek mimiklerine etki yaparak onlara uyanık kişi görüntüsünü vermiştir. 
  101. Ama verilecek görüntü korkunçtur. Ve böyle sorunları olanların görüntüsü gerçekten korkunçtur. Âyet bunu söylüyor.
  102. Rüzgarlar bitkilerdeki poleni taşıyıp başka bitkiye götürür. Böylece rüzgar aşılayıcı olmuş olur. [Hicr, 15/22]
  103. Bir insan yalan söylerse onun gözlerinden bu tespit edilebilir. Allah buna hain bakış adını veriyor. Cehennemlikler oraya girmemek için yalan söyleyecekler ama hain bakışları vardır. [Mü’min, 40/19]
  104. Allah parmak uçlarını bile eşitleyebileceğini söylüyor. [Kıyâme, 75/4] Bu âyet parmak izlerine işaret etmektedir. Peygamber zamanında Arapların parmak uçları hakkında fikri yoktu. 
  105. Acı hissetmemizin nedeni derimizdir. Derideki sinirler yakılınca biz bir şey hissetmeyiz. Allah bu yüzden Cehennemdekilerin derilerini habire değiştireceğini söylüyor ki acıyı tatmaya devam etsinler. [Nisâ, 4/56]
  106. Kıllarımız diken diken olduğunda derimiz yumuşar. Kur’ân tüylerimizin ürpermesini derimizin yumuşaması ile bağlantılı olduğuna işaret ediyor. [Zümer, 39/23] Bu bilgi 1400 yıl önce bilinemezdi ki ben bile derimi elleyerek bunu hissedemiyorum.
  107. Bulutlar sudan oluşur. Yani bulutlar aşır bir şeydir. Gökyüzüne bakınca hiç öyle gelmiyor olsa bile Kur’ân bunu doğruluyor. [Ra’d, 13/12]
  108. Göğe yükseldikçe oksijen az olduğu için göğsümüz daralır. Peygamber zamanında Mekke dağlarına çıkarak bunu bilmek imkansızdır nitekim öyle alçak dağlarla bu farkedilemez. Ama Kur’ân göğe yükselmenin buna yol açtığını söylüyor. [En’âm, 6/125]
  109. Denizin ne kadar aşağısına giderseniz, o yer o kadar karanlıktır. Karanlığı -200 metreden sonra farkedebilirsiniz yani Peygamber zamanında bu bilinemezdi. Kur’ân denizlerde karanlıklar olduğunu onaylıyor. [Nûr, 24/40] Zaten âyet muazzam derin ifadesini kullanıyor. Peygamber bunu hiçbir şekilde bilemez.
  110. Bu karanlıklar katman katmandır. (Epipelagic, Mesopelagic, Bathypelagic zone.) Kur’ân bunu da söylüyor. [Nûr, 24/40]
  111. Bazı derinlikler öyle karanlık ki elimizi bile göremeyiz. Peygamber zamanında bu hiçbir şekilde deneylenemezdi. Kur’ân bu el örneğini vermektedir. [Nûr, 24/40]
  112. Aynı âyette dalgaların da katman katman olduğu söyleniliyor. Bu katmanlar termoklin bariyeri sayesinde oluşmaktadır. Denizlerin içinde dalgalar vardır. Bunu 1400 yıl önce kimse tespit edemez. 
  113. Aynı âyette Allah’ın bir bulutu işaret etmesi de çok ilginçtir. Denizin üstündeki bir bulut fırtına öncesi veya fırtına sırasındaki durumu işaret etmektedir ki bu durumda derin deniz üstündeki dalgalar çok daha büyük, çok daha etkileyici, çok daha belirgin ve çok daha dehşet verici bir duruma gelmektedir. Yani bulut ile dalgalar arasında neden-sonuç ilişkisi vardır. 
  114. Eskiden Araplar ateş yakmak için odun kullanırlardı. Kur’ân ise taşların da ateş kaynağı olabileceğini söylüyor. [Bakara, 2/24] Kömür bir taştır, âyet buna işaret ediyor olmalı. 
  115. Sabit kayalar, suyun hareketi ve kumun sürtüşmesi, kayanın yüzeyini pürüzsüzleştirir. Buna erozyon denir ve Kur’ân böyle bir olaydan bahsediyor. [Bakara, 2/264]
  116. Meteorlar çamurdan oluştuğu bulunmuştur. Kur’ân da buna işaret etmektedir nitekim çamurdan taşlar yapdırdığını söylüyor. [Zâriyât. 51/32-3]
  117. Alev hortumu diye bir şey vardır. Bunu tespit etmek imkansıza yakındır. Kur’ân 1400 yıl önce bundan haber vermektedir. [Bakara, 2/266] Hiçbir tarihi kaynakta böyle bir hortumdan bahsedilmemiş. Bu da Peygamberin kopyalayamacağını gösterir ve görmediğini de. Hiçbir sahabe böyle bir hortum olduğunu da söylememiştir.
  118. Sabah saatleri en fazla oksijen üretildiği zaman olmasa bile en hızlı üretilen an sabahtır. Yani diyebilirz ki: Fotosentez sabah başlıyor. Kur’an bu konuda şöyle buyuruyor: Tekvir 18. “Ve (and olsun) nefes almaya başlayan sabaha.” 
  119. Dağların renkleri, sudan, doğasından ve sıcaklık gibi çevrenin doğasından etkilendikçe değişir. Allah yağmur ve dağ rengi ilişkisinden bahsediyor. [Fâtır, 35/27-8]
  120. Yeryüzü içindeki ‘ağırlıkları’ dışarıya volkanlar ile atmaktadır. Bu yüzden dağlar patlar. Allah yeryüzünün ağırlıklarını atacağını söylüyor. [Zilzal, 99/1-3]
  121. Aynı âyetlerde depremden bahsediliyor. Depremler volkanların patlayacağına dair uyarı verir. 
  122. Bir yıldırım illa öldürmez. Bir insanı felç bırakabilir. 1400 yıl önce bu bilinecek bir durum değil. Yıldırım öldürür diye düşünülüyordu. Kur’ân ise yıldırım çarpan bazı insanlardan bahşeder ve bunların felç olmasından. [Zâriyât, 51/43-4]
  123. Süperyonik su akışkan katran bir sudur. Suyun bu çeşidi 1400 yıl önce kimse tarafından bilinemezdi çünkü bu yeni bir keşiftir. Kur’ân bu sudan bahseder. [Kehf, 18/29]
  124. Bir meteor yere çarpacakken arkasına bir bulut bırakır. İnsanlar öyle sanar ama sonra büyük bir patlama olur ve göktaşı olduğunu anlarlar. Kur’ân bundan bahsetmektedir. [Tûr, 52/44] 1400 yıl önce çok meteor düşmüyordu. Hiçbir hadiste meteor düştüğüne dair ve böyle bir bulutun oluştuğuna dair bir veri yoktur.
  125. Yağmur ne kadar yükseğe yağarsa, yağmur o kadar fazla olur. Kur’ân buna işaret ediyor. [Bakara, 2/265]
  126. Tektonik plakalar çarpıştığında birisi alta diğeri üste geçer. Alta geçen magmaya kadar devam eder. Böylece plakaların ucu erir Yani eksiltilir. Allah yeryüzünü etrafından eksilttiğini söylüyor. [Ra’d, 13/41]
  127. Örümcek ağını dişi örümcekler yapar. Kur’ân da ağ yapan örümcek için dişi kipine sahip olan kelimeyi kullanıyor.[Ankebût, 29/41]
  128. En çok elastik olan şey, örümcek ağıdır. Yani en gevşek olan şey örümcek ağıdır. Aynı âyette bu söyleniliyor.
  129. Baş yapan arı dişi olandır. Kur’ân bal yapan arı için dişi kipli kelimeyi kullanıyor. [Nahl, 16/68]
  130. Arılar navigasyon gibidir. Çok karmaşık hesaplamalarla yönlerini bulurlar. Kur’ân arının yolunun Allah tarafından kolaylaştırıldığını söylüyor. [Nahl, 16/69]
  131. Toprağın canlanması: 1. Gökten inen Su ile çarpışan topraktaki Parçacıklar titreşir (Brown titremesi). 2. Suyu emen toprak parçacıklarının hacimce büyüyor, böylece karbarma gerçekleşiyor. 3. Bitkilerin Filizlenmesi. Kur’ân bu aşamaları anlatıyor. [Hac, 22/5]
  132. Karıncalar antenleri ile iletişime geçerler. Kur’ân bunu onaylamaktadır. [Neml, 27/18]
  133. Ve bu karıncalar dişi karıncalardır. Bu görüşe Kur’ân da katılıyor nitekim dişi kipli karınca kelimesi kullanılıyor. [Neml, 27/18]
  134. Yahudilerin dini ilimlere olan şevklerini ve fakat onu uygulamadaki isteksizliklerini eşekler ile analoji kurarak açıklamıştır. Hayvan davranışları bilimi de eşeklerin çok iyi bir öğrenici olduğunu fakat öğrendikleri bilgiler kendi kafasındakine uymasa onu yapmadığı, bu yüzden hayvanlar içinde inatçılığı ile tanındığını bildirir. Kur’an psikolojik bir olayı betimlemek için canlılar arasından o psikolojiye uyacak en uygun canlıyı seçmiştir. [Cuma 5] 
  135. Yine Yahudilerin açgözlü bir şekilde yaptıkları uyanıklıklarında ise maymun ile analoji kurulmuştur ki hayvan davranışları bilimine göre de maymun aç gözlülüğü, hırsızlığa yatkınlığı, yaptığı hileleri ile tanınan bir canlıdır. Yine burada da bir psikolojinin örneklenmesi için en uygun canlı seçilmiştir. [Bakara 65]
  136. Kıyâmet anında insanlar uçuşan kelebeğe benzetilir [Karia, 101/4] fakat kabirlerinden çıkınca ise, saçılmış çekirgelere benzetilir [A’râf, 7/133], peki neden ? Kelebekler düzensiz nereye gideceği belirsiz uçmaları gibi kıyamet anında insanlarda nereye gideceklerini bilemicekler, belirsiz bir kaçışları olucak. 
  137. Fakat kabirden kalktıklarında ise insanlar gidecekleri yer belli olduğu İçin mahşer alanı olduğu için tıpkı göçeceği belli çekirgeler gibi gidecekler. 
  138. Allah diyor ki: “İster taş olun, ister demir, Allah diriltir’ [İsrâ, 17/50-1] fosilin iki önemli yönüne Allah gönderme yapıyor. Biri taşlaşması fosilin, ikincisi de demirle okside olup demir ağırlıklı fosillerin oluşması. 
  139. Kur’an, hayvanların sütünün önce bağırsaklarda bulunan posadan daha sonra ise kandan süzülerek oluştuğunu söyler. [Nahl, 16/66] Bugün biyoloji bunu doğruluyor.
  140. Kuşlar dünya atmosferinin üst tabakalarında uçamazlar. En yüksekten uçabilen benekli akbabalar dahi 11,2 kilometre yüksekliğe çıkabilmektedirler. Allah kuşların göğün en alçak yerinde (cevvi) uçtuğunu söylüyor. [Nahl, 16/79] 
  141. Persler Rumlara galip gelirken Kur’ân rumların kazanacağını söylemiştir. [Rûm, 30/2-4) Ve durum böyle olmuştur. 
  142. Aynı âyette ‘birkaç yıl (3 ile 9 arası) içinde galip gelecekler’ deniliyor. Ve evet öyle. Âyet 614’te indi, Rumlar 622’de galip gelmeye başladılar. Yani 8 yıl içinde.
  143. Aynı âyetlerde Rumların yerin en alçak yerinde yenildiği söyleniliyor. Bu yer Lut gölüdür ve bilimsel olarak da bu doğrudur.
  144. Yine o gün Müslümanların sevineceği söyleniliyor. Rumların galip geldiği gün Uhud’un olduğunu düşünün. Bu âyette bir hata yaratırdı. Uhud günü nasıl sevinecekler?
  145. Peygamber bir hadiste şöyle buyuruyor: 1- Ganimet, mal, kredi, sermaye belli kişiler arasında devrettiği zaman, 2- Emanet, ganimet sayılıp emanete riayet kalmadığı zaman, 3- Zekat angarya ve cereme sayıldığı zaman, 4- Erkekler hanımlarına itaat edip, 5- Annelerine saygısız davrandığı zaman, 6- Kişi arkadaşına karşı iyi olup, 7- Babasına sıkıntı çektirdiği zaman, 8- Mescidlerde Allah ve Rasûlünün istemediği sesler yükseldiği zaman, 9- Aşağılık kimseler topluma reis olduğu zaman, 10- Bir kimseye şerrinden korkulduğu için ikram edildiği zaman, 11- Her türlü içkiler bol bol tüketildiği zaman, 12- Lüks ve isrâf olan ipekli elbiseler giyildiği zaman, 13- Şarkı söyleyen sanatçıların çoğalıp her iş için çağrıldıkları zaman, 14- Her türlü çalgı aletleri kullanıp elde edildiği zaman, 15- Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri önceki atalarını lanetlediği zaman. İşte o zaman ve durumlarda bir kızıl rüzgar veya topluca yere batmak, veya şekil ve kılık değişmesi gibi belaları bekleyin.” [Tirmizî, Fiten, 38.] Şu anki Dünya’da mal para babalarına devrediliyor yani belli kişilere. Eskiden fakir bile bunları devralabilirdi.
  146. (2): Dünya savaşlarında toplum parasını devlete emanet etmişti, devlet buna riayet etmedi ve emaneti geri vermedi.
  147. (3): Zekat zorlama olarak görülüyor. Zaten yaklaşık kimse vermiyor.
  148. (4): Erkek o kadar feminist oldu ki erkeğe itaat diye bir şey kalmadı, kadın ne diyorsa o oluyor.
  149. (5): Bu kimse tarafından inkar edilemez. Çocuklar öyle terbiyesizleşti ki bunları terbiye eden büyük annelerin programları çıktı.
  150. (6-7): Eskiden çocuklar ebeveynlerine yardım ederdi artık evde yan yatıp duruyorlar. Ebeveynlerle yakın olmak öyle azaldı k, böyle olanlara şaşırılıyor ve değişik gözle bakılıyor.
  151. (8): Artık minarelerden normal şarkı koyanlar oluyor, ticaret için sesler yükseliyor.
  152. (9): RTE’yi eleştiren bir kimse bunu nasıl inkar etsin? Yine Suudi Prens de aşağılık bir insandır.
  153. (10): Misafirlik gittikçe azalıyor, komşusu ile hiç tanışmayanlar da çok. Bunun azalması ikramın zorla olduğuna bir delildir. 
  154. (11): Çok küçük yaşta alkol içilmeye başlanılıyor. 
  155. Her çeşitten içiliyor. Zaten bu zamanlar her şeyden alkol yapılıyor. 
  156. Peygamber içkin adlarının çoğalacağını söylüyor. [İbn Mâce, Fiten, 22.] Durum tam da öyle. Beyaz şarap, Rum, Absent, Cin, Whisky vs. hepsi içki adıdır. 
  157. (12): Çok fazla erkek artık ipekli gömlek giyiyor.
  158. (13): Şarkıcılar çok fazla çoğalmıştır. YouTube’a girmek bunu görmek için yeterlidir. Artık 7 yaşındakiler bile Rap yapıyor.
  159. Şarkıcılar her yere çağrılıyor. Her şeyin açılışında mutlaka şarkıcı vardır, düğünlerde, sünnetlerde vs.
  160. (14): Mevcut Dünya’da on binlerce çalgı ağleti var.
  161. Z(15): Hadis inkarcıları yaklaşık tüm ümmeti tekfir edip alimlere laf atıp lanetliyorlar.
  162. Estetik ile insanlar kılık değiştiriyor. Hadiste denildiği gibi.
  163. “Başı açık yalın ayak (deve-davar güden) çobanların (kırsal kesimde yaşayan, hatta çobanlık yapan fakir kimselerin zamanla zengin olup şehirlere yerleşerek) yüksek binalar yapmada yarışmaları,” [Buhârî, İman, 37; Müslim, İman, 1-7.] Durum tam da böyle değil mi? Araplar petrol ile zenginleşerek büyük binalar yapmaya başladı örnek olarak: Burj Khalifa, Kingdom Tower.
  164. "İnsanların başına bir zaman gelecek ki, onlardan faiz yemeyen kalmayacak, yemese bile tozu mutlaka bulaşacaktır." [Nesai, Büyü, 2; Ebû Dâvûd, Büyü, 3; İbn Mâce, Ticaret, 58.] Modern dünyada herkes faize katkı sunmaktadır. Kredi kartları faize katkı sunar ve şu an gençlerin elinde bile kredi kartları vardır. Maaşlar bankalara yatarak yine tozumuz faize bulaşmış oluyor. Bu Peygamberlik döneminde mümkün olabilecek bir şey değildir.
  165. Kur’ân Hayber’in fetihini müjdeliyor ve bu doğru çıkıyor. [Fetih, 49/1]
  166. İslam tüm dinlerden kesinlikle üstündür [Fetih, 49/28] ister delil olarak olsun ister iman olarak olsun. İslam öyle üstün ki tüm Dünya İslam’a saldırıyor. Fransız, İngiliz kanalları bile. Hatta Hristiyanlar Ateistlerle toplanıp İslam’a saldırıyorlar. Türkiyedeki tüm non-teistler bir bütün gibi İslam’a saldırıyor. Hiçbirisi birbirini eleştirmiyor.
  167. Allah Müslümanları dinlerinden dönerse başka bir kavimle değiştireceğini söylüyor. [Mâide, 5/54] Peygamberin ölümünden az bir süre sonra çok fazla kişi dinden çıkmıştır. Allah da bu kavmi ya Eşariler ya da Türkler ile değiştirmiştir.
  168. Peygamber İstanbul’un fethedileceğini söylüyor. [Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 18189; Taberânî, Mu’cem’ul-Kebir, Hadis No: 1200; Kırk Mevzuda Kırk Hadis Kitabı, Hadis No: 28.] Ve evet Türkler onu fethetmiştir.
  169. Aynı hadiste bu komutanın güzel olduğu söyleniliyor. Eğer bu şehiri bir kafir fethetseydi, hadis hatalı olurdu. Peygamber hiç, bir kafire güzel der mi? Demek ki İstanbul’u Müslümanlar fethetmeliydi ve öyle oldu.
  170. Bir hadiste Türklerin İslam’ı devralacağı söyleniliyor. [Taberânî, Mu’cem’ul-Kebir, Hadis No: 10236.] Durum böyle olmuştur. Osmanlı İslam’ı devralmıştır. 
  171. Yahudiler tarih boyunca ezilmiştir. İspanya’da öldürüldüler, Hitler tarafından yarıları yok edildi, Müslümanlar tarafından da, Rumlar tarafından da öldürüldüler. Kur’ân Yahudiler Kıyâmet’e kadar en büyük azaba tutulacağını söyleyerek bu olaylara işaret eder. [A’râf, 7/167]
  172. Bundan sonraki âyette Allah’ın onları yeryüzünün her yerine dağıttığını söylüyor. Yahudilerin 1940 yılına kadar devletleri yoktu. Yani Dünya’nın her yerine dağılmış şekildelerdi. Zaten Yahudilerin yarısından fazlası ülkelerinde olmayıp, Dünya’ya dağılmış şekildedir.
  173. Allah atlar gibi bineklerin yanında, daha bilmediklerimizi yaratacağını söylüyor. [Nahl, 16/8; Yâsîn, 36/41-2] Bu âyetler arabalara, yatlara, uçaklara işarettir.
  174. “Öyle bir zaman gelir ki kişi malını helâlden mi, haramdan mı kazandığına hiç aldırış etmez.” [Buhârî, Büyû, 7, 23.] Günümüzde kim buna aldırış ediyor? İsviçrede yaklaşık tüm Türk restoranlarında alkol satılıyor.
  175. “İnsanların dünya (nîmetlerinden en fazla istifâde ederek) en mes’ûd olanı, Allâh’a ve Rasûl’üne îmân etmeyen alçak oğlu alçak olacak!” [Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, XXIII, 314; Heysemî, VII, 283.] Hadis kafirlerin refah içinde olacağına işaret ediyor. 21. yy’de durum böyle.
  176. “Öyle bir zaman gelecek ki insanlar iyiliği tavsiye etmeyecek, kötülükten de sakındırmayacaklar.” [Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, VII, 280.] Bu asırda kim bunu yapıyor? Bunu yapanlarla dalga geçiliyor artık. İstediğini yapar kendi hayatı denerek bu normal görülüyor. 
  177. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “-Yabancı kavimlerin, yiyicilerin birbirlerini sofralarına dâvet ettiği gibi, birbirlerini sizin üzerinize çullanmaya çağıracakları zaman yakındır!” buyurmuşlardı. Orada bulunanlardan biri: “-O gün sayıca azlığımızdan dolayı mı bu durum başımıza gelecek?” diye sordu. Allah Rasûlü (sallâllâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz: “-Hayır, bilâkis o gün siz çok olacaksınız. Lâkin sizler, bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan kimseler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!” buyurdular. “-Zaaf da nedir, ey Allâh’ın Rasûlü?” denildi. “-Dünya sevgisi ve ölümden hoşlanmama duygusu!” buyurdular.” [Ebû Dâvûd, Melâhim, 5/4297; Ahmed, V, 278.] Bu hadis baştan sona doğrudur. Cumhurbaşkanları habire diğerinin yanına giderek bir şeyler konuşuyor, yemek yiyor, golf maçları yapıyorlar.
  178. Birbirlerini bizim üzerimize bıraktıkları da doğrudur. Örnek olarak İsrail ve Amerika.
  179. Dünya’da 1.6 milyar Müslüman var. Yani sayıca çokuz.
  180. Ama çer-çöpüz. Çer-çöp olduğumuzu Kafirler bile söylüyor. Bunu inkar eden art niyetlidir sadece.
  181. Kafirlerin kalplerinde bize karşı korku kalmadı. Çok kuvvetli olduklarında ne korkacaklar? Dünya güçleri onlar.
  182. Hatta bizim onlardan korkmamız bekleniyor. Ve zaten korkuyoruz. Güçlü zalim ülkelere laf atılmıyor hatta çoğu Müslüman o ülkeleri desteklemeye devam ediyor.
  183. Müslümanlar Dünya sevgisine aldanmıştır. Ölümü kimse temenni etmiyor. Herkes malına, çocuğuna bakıyor. İbadetlerimiz yok, çok kötü bir durumdayız.
  184. Rasûlullah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bize yönelerek şöyle buyurdu:  “Ey Muhâcirler cemaati! Beş şey vardır ki, onlarla mübtelâ olduğunuzda, ben sizin o şeylere erişmenizden Allâh’a sığınırım. Onlar şunlardır:  1- Bir milletin içinde zinâ, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlakâ içlerinde vebâ hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.  2- Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet, mutlakâ kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezalandırılır.  3- Mallarının zekâtını vermekten kaçınan her millet, mutlakâ yağmurdan mahrum bırakılır (kuraklıkla cezalandırılır) ve hayvanları olmasa onlara yağmur yağdırılmaz.  4- Allâh’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûl’ünün ahdini (yaptığı anlaşmaları ve Sünnet’ini) terk eden her milletin başına, Allah mutlakâ kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve düşman, o milletin elindekilerin bir kısmını alır.  5- İdarecileri Allâh’ın Kitâbı ile amel etmeyip, indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe, Allah onların hesâbını kendi aralarında görür (fitne, fesat ve anarşi belâsına mâruz kalırlar).” [İbn-i Mâce, Fiten, 22; Hâkim, IV, 583/8623; Beyhakî, Şuab, III, 197.] Buradaki 5 şey Müslümanlar için geçerlidir. (1): Zina o kadar arttı ki, zina yapmayanlara kötü gözle bakılıyor. 
  185. Corona çıkan hastalıktır. Ve bu hastalıklar gittikçe artacak.
  186. (2): Ateistler bunu iddia ediyor. Adalet yok diyorlar, ekonomi kötü diyorlar. Cumhurbaşkanından nefret ediyorlar.
  187. (3): En çok kuraklık olan yerler Müslüman topraklarıdır yani zekatı vermesi gerektiği halde vermeyen ülkelerde.
  188. (4): Düşmanı olmayan İslam devleti mi kaldı? Hiç kimse emirlere uymuyor.
  189. (5): Demokrasi zaten budur. Toplumun işine gelen hüküm uygulanıyor.
  190. Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yeryüzünde Allah Allah diyen kalmayıncaya kadar kıyamet kopmayacaktır.” [Tirmizî, Fiten, 35; Müslim, İman, 6.] Ateizm gittikçe artmaktadır. Yani Müslümanlar gittikçe azalıyor.
  191. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamete yakın zamanlarda yaşları genç hayalleri bozuk bazı kimseler çıkacak bunlar Kur’ân okuyacaklar fakat okudukları Kur’ân köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecektir. İnsanların en hayırlısı olan Muhammed (s.a.v.)’in sözlerini söyleyecekler fakat okun yaydan çıktığı gibi İslam dininden çıkacaklardır.” [Tirmizî, Fiten, 24, 2188; Dârimî, Fiten, 22.] Genç yaşlı olup din hakkında konuşan kişi çok fazla artmıştır. Bu gençler sabah Müslüman kalkıp, gece kafir olarak uyuyor. 
  192. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Önünüzde öyle günler gelecek ki o günlerde ilim ortadan kalkmış olacak ve herç çoğalacaktır.” Ashab: “Ey Allah’ın Rasûlü! Herç nedir?” Buyurdular ki: “Öldürme hadiseleridir.” [Tirmizî, Fiten, 32, 2200; İbn Mâce, Fiten: 26; Dârimî, Mukaddime, 26.] İlim (burada dini ilimlerden bahsediliyor) gittikçe ortadan kalkıyor. Çok az alimimiz kaldı. Büyük alimler geride kaldı. 
  193. Öldürme hadiseleri gerçekten artmıştır. Zaten Dünya savaşları buna apaçık bir delildir. 
  194. “Ayakkabıları kıldan yapılmış bir topluma savaş açılmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz yüzleri deriyle kaplanmış kalkana benzeyen bir milletle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır.” [Tirmizî, Fiten, 30, 2215; İbn Mâce, Fiten, 36; Buhârî, Cihâd, 94.] Hadisde bahsedilen millet Moğollardır. Moğol istilası İslam’ın güçsüzleşmesinde çok büyük bir etki yarattı.
  195. “Kisra yok olunca başka kisra gelmeyecek kayser yok olunca başka kayser gelmeyecektir. Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; onların tüm mal varlıkları Allah yolunda harcanacaktır.” [Buhârî, Cihâd, 92; Müslim, Fiten, 11.] 14 asır önce İran en süper güç olup başında kisra denilen hükümdar bulunuyor yine süper devlet durumunda olan Rum hükümdarlarına da Kayser deniyordu. O gün her iki süper devlette hezimete uğradı ve onların hazineleri İslam ordularına harcanmıştı. 
  196. Abdurrahman b. Ömer (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), hayatının son günlerinde bir gece bize yatsı namazını kıldırdı ve selam verince şöyle buyurdu: “Şu gecenizi görüyormusunuz? Bundan yüz sene sonra bugün şu toprağın üzerinde olanlardan hiç kimse hayatta kalmayacaktır.” İbn Ömer diyor ki: İnsanlar yüz seneye dair bu hadisleri rivâyet ederlerken Rasûlullah (s.a.v.)’in bu sözü hakkında yanlış yorumlara düştüler. Halbuki Rasûlullah (s.a.v.) bu hadisinde sahabe asrının sona ereceğini söylemek istemiştir.” [Tirmizî, Fiten, 64; Ebû Dâvûd, Melahım, 18; Müslim, Fedail-us Sahabe, 53.] Bu bilgi doğrudur. En son vefat eden sahabi; hicretin 100 ve 110’uncu seneleri arasında vefat edip Mekke’de defnedilen Ebû Tufeyl radıyallahu anh’dır. 
  197. Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki dininin gereklerini yerine getirme konusunda dirençli davranıp müslümanca yaşayan kimse avuç içerisinde ateş tutan kimse gibi olacaktır.” [Tirmizî, Fiten, 73, 2260.] Bu dönemler Müslüman olmak gerçekten çok zordur. Her yerde haram var. İster telefonda, ister televizyonda. Dışarısı haramlarla doludur. Dininin esaslarını yerine getirenler hor görülüyor vs. 
  198. Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den duyduğum bir hadisle Allah, Beni Cemel vakasına katılmaktan korudu. Kisra ölünce Rasûlullah (s.a.v.), yerine kim geçirildi diye sordu “Kızını” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Başlarına bir kadını idareci olarak geçiren bir toplum asla kurtuluşu elde edemeyecektir.” [Tirmizî, Fiten, 75, 2262; Nesâî, Kudad, 8.] Ve evet o toplum gerçekten felah olmamıştır. 
  199. Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular: “Öyle bir zaman gelecek ki okumaya meraklı kurrâ çoğalacak; fakîhler (yani takvâ sahipleri) ise azalacak ve bu sûretle ilim çekilip alınacak. Daha sonra öyle bir zaman gelecek ki, insanların okudukları boğazlarından aşağı geçmeyecek.” [Hâkim, Müstedrek, V, 504.] Hafızların çoğaldığı bir gerçektir. Kur’ân kurslarında Kur’ân’ın içeriği öğretilmezken sadece hafızlık öğretiliyor. Bu da hafızlığın artmasına delildir.
  200. “Zaman yakınlaşmadıkça kıyâmet kopmaz! Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de saman alevi gibi veya kibritin tutuşup hemen sönmesi gibi (kısa) olur.” [Tirmizî, Zühd, 24/2332.] Zamanın gittikçe hızlı geçtiğini herkes söylüyor. Ben de böyle algılıyorum. Her geçen yıl öncekinden daha hızlıydı gibime geliyor. Zamanın daha hızlı geçtiğine başka bir neden de eğlencenin artmasıdır. Eskiden insanlar bçyle rahat değildi bu yüzden zaman yavaş geçiyordu. Ama eğlenirken zaman daha hızlı geçiyor.
  201. “Kıyâmetten önce husûsî selâm zuhûr eder. (Kişi sadece tanıdıklarına selâm verir veya bir cemaatin yanına gelince oradaki belli kişilere selâm verir.) Ticaret iyice yayılır; hattâ kadın, ticaret hususunda kocasına yardım eder. Akrabalarla bağlar kesilir, yalan şahitlik zuhûr eder, hak üzere şahitlik yapılmayıp gizlenir ve (dünyevî ilimlerin yaygınlaşması sebebiyle) kalem zuhûr eder, (insanlar dînî ilimlerde câhil, dünyevî ilimlerde âlim olurlar).” [Ahmed, I, 407, 419; Hâkim, IV, 110/7043.] “Kıyâmet alâmetlerinden biri de kişinin sadece tanıdığı kimseye selâm vermesidir.” [Ahmed, I, 405. Krş. Abdürrazzak, Musannef, III, 154.] Selam çok fazla azalmıştır. Selam vermekten bile utananlar çok. Camiye girildiğinde çok az kişi selam veriyor. 
  202. Modern Dünya’da kadın ticaretle çok fazla uğraşıyor. Peygamber bunu nasıl bildi?
  203. Ticaretin yaygın olması da gerçek. Küreselleşme buna delildir.
  204. Arkaba bağları gerçekten kesilmiştir. Çok az kişi dayısına ziyaret ediyor. Herkes kendisiyle meşgul. Çoğu kişi daha ailesini bile tanımıyor. 
  205. Dünyevi ilimler çok yaygınlaştı. Şu an Türkiyede bile binlerce bilim adamı var. Bu hakikatı inkar eden üst düzey bir kafirdir.
  206. “Dünyanın son günlerinde, halîfelerinizden biri, malı saymaya bile gerek duymadan avuç avuç dağıtacaktır.” [Müslim, Fiten, 68, 69.] Bu hadis Dünyevi malın bollaşmasından bahsediyor. Modern Dünya’da öyle çok tüketiyoruz ki şişmanlık artıyor. Mağazalar bile ne kadar çok tükettiğimize delildir.
  207. “Annelerin, kendilerine câriye muâmelesi yapacak çocuklar doğurması; yalın ayak, başı kabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binalar (yaptırmak)ta birbirleriyle yarışmalarıdır.” [Müslim, Îmân, 1, 5.] Anneye itaat bitme derecesine geldi. Çocuklar ebeveynlerini köle gibi görüyor.
  208. Yine Kıyâmet alameti olarak şunlarda var: 1. İnsanlar faizi helal sayacak; 2. Mescidler süslenecek ama ibadete önem verilmeyecek; 3. Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetinecek; 4. Kadınlar sosyal hayatlarında daha çok ön olana çıkacak; 5. Erkekler kadınlara benzemeye çalışacak; 6. Ani ölümler artacak; 7. Kitapların sayısı artacak; 8. Yağmurlar ve yıldırımlar artacak. [İbn Kesîr, I, 21, 178-179; Berzencî, s. 70-75; Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî, II,. 78, 293; Yûsuf b. Abdullah el-Vâbil, s. 179-235.] (1): İnsanların faizi helal saymasının en büyük delili bankaların artması. 
  209. (2): Yeni açılan camilerin görüntüsü çok güzel ama ibadet eden az. Bunu Kafirler iddia ediyor. ‘Niye bu kadar cami var, hepsi boş’ diyorlar. 
  210. (3): Eşcinsellik arttı. Zaten manifestolar buna delildir.
  211. (4): Bunu Kafirler kullanıp İslam’ı eleştiriyorlar. İşte kadın çalışabilirmiş de falan. 
  212. (5): TikTok’da etek giyip dans eden erkekler çoğaldı. 
  213. (6): Kalp krizleri çok yaygın olmaya başladı. Kalp krizi ani ölümlerden biridir.
  214. (7): Dünya’da çok fazla kitap var. Binlerce kütüphane var.
  215. (8): Küresel ısınma buna delildir. Küresel ısınmanın bir sonucu bunlardır.
  216. Kur’ân’ın hiçbir âyetinde çelişki yoktur bu nasıl oluyor?
  217. Tüm çelişki iddialarına bakarsak Kafirlerin yanlış anladığını görüyoruz. Nitekim aynı âyetten Mü’min mucize, kafir ise çelişki buluyor. Kim böyle bir kitap tasarlayabilir ki?
  218. Hem bu Kur’ân’ın dediğini de doğruluyor. [Âl-i İmrân, 3/7, İsrâ, 17/82] Allah bir örnek ile bir çoğunu saptırıyor ve bir çoğunu iman ettiriyor. [Bakara, 2/26]
  219. Kur’ân çok mânalı bir kitaptır. Yani bazen bir âyet 7 tane bilimsel habere işaret ediyor. Ve bu Kur’ân’da çok yerde var. Kim böyle bir kitap yazabilir? Dersiniz ki: “Saçma sapan bir şeyi yazarak olur.” Hayır olmaz, Kur’ân çok manalı olduğu halde o manaları güzelce anlıyoruz.
  220. Kur’ân’da her şeyden örnek vardır. Dil bilimi, biyoloji, fizik, tarih vs. Her şeyden örnek vardır. Bunun böyle olması bir âyeti doğrular. [Kehf, 18/54] Kim böyle bir kitap yazabilir?
  221. İslam’ın Tanrı anlayışı gerekli olan Tanrı anlayışı ile uyuşuyor. İslam’da Tanrı tektir. Çok tanrıcılık imkansızdır nitekim Tanrı zorunlu varlıktır. Eğer iki tane Tanrı varsa birisi zorunlu olmuyor. Birisi zorunlu olmuyorsa, o Tanrı olamaz. 
  222. Allah hiçbir şeye benzemiyor. Benzemesi de imkansızdır nitekim Allah’ın bir şeye benzemesi için onun bir cisim olması lazım. Cisimlerin kenarları v sınırları vardır. Bir Tanrı sonsuz olmak zorundadır, sonsuz bir Tanrı’nın nasıl sınırı olsun? Buna göre Tanrı cisim değildir Yani kendisi bir şeye benzemiyor.
  223. Tanrı var olmak zorunda. Nitekim bir ilk yoksa, ondan sonrakiler de oluşamaz. Buna göre bir ilk olmalı. Bu ilk de Tanrıdır. İslam da Tanrının var olduğunu söylüyor. Peygamber böyle felsefik şeylerden nasıl doğruyu seçti?
  224. İslam’a göre kuralları Tanrı koyuyor. Bu da böyle olmalı nitekim insanın kuralları koyması saçma. İnsanlar hangi hakla kurallar koyuyor? 
  225. Peygambere kahin denilmiştir. [Hakkâ, 69/42] Bunun böyle olması için Peygamber’in gaybtan haber vermesi lazım. Bu demektir ki Peygamber vahiy alıp gaybten haber veriyordu.
  226. Peygambere büyücü denilmiştir. [Yunûs, 10/2] Bunun söylenmesi için Peygamber’in mucize göstermesi lazım. Bu demektir ki Peygamber mucize göstermiştir.
  227. Peygamber mehirsiz bir şekilde evlenebilirken, [Ahzâb, 33/50] evlenmemiştir. Niye bu hakkı kullanmadı?
  228. Niye kullanmayacağı halde bunu yazdı?
  229. Aynı âyete göre Peygamber’in evlenebileceği hanım sayısı azalıyor nitekim sadece bu âyete göre sadece Müslüman olup hicret eden kuzenleri ile evlenebilir. Normal bir Müslüman için seçenekler çok daha geniştir.
  230. Aynı âyet yüzünden Peygamber küçükken evlilik teklif ettiği kadınla evlenmiyor. [Sünen-i Tirmizî, Tefsir’ul-Kur’ân 34.] Niye böyle bir şey yapsın kendine?
  231. Peygamber’in ayrılabileceğini söyleyen bir âyet iniyor. [Ahzâb, 33/51] Buna göre Peygamber bir zata tâbi. Eğer yalancı olsa niye böyle âyet insin?
  232. Yine bu âyete göre Peygamber istediği hanımı ile istediği zaman birlikte olabilir. Aişe’nin belirttiğine göre Peygamber bu hakkı kullanmamıştır. [Ebû, Dâvûd, 2135.] Niye böyle bir rahatlığı varken bunu kullanmıyor?
  233. Kullanmayacaksa niye böyle âyet uydursun?
  234. Peygamber bu âyeti niye sonradan Kur’ân’dan çıkarttırmadı? Lehime âyetler var insanlar şüphe eder diyip niye çıkartmadı? Nitekim nesh olduğunu söyleyerek onu çıkartabilir. 
  235. Peygamberin evlenilmeli yasaklanıyor. [Ahzâb, 33/52] Eğer Peygamber evlenmeyecekse niye bunu illa âyet olarak söylüyor ki? Kendi kafasında bırakabilirdi.
  236. Peygamber niye kendine bu yasağı veriyor? Niye kendini kısıtlıyor?
  237. Bu âyeti de niye nesh ettirmedi?
  238. Bir âyet misafirlik adabını düzenliyor. [Ahzâb, 33/53] Bu âyette Peygamberin çekindiği söyleniliyor. Peygamber çekindiği halde niye çekindiği söylensin? Niye kendini ifşalasın?
  239. Peygamber utanıyorsa niye bu olayı Kur’ân’a koydu? Niye hadis olarak söylemedi?
  240. Peygamber bu âyeti niye sonradan Kur’ân’dan çıkarttırmadı? Nitekim nesh olduğunu söyleyerek onu çıkartabilir. 
  241. Peygamber niye misafirlerin evinde çok kalmasını yasaklasın? İnsanlara bunu diyince İslam’dan soğuyabileceklerini bilmiyor muydu? Niye sabretmedi buna?
  242. Peygamber niye Zeyd’den sonra Zeynep ile evlendi? [Ahzâb, 33/37] Nitekim o zamanlar bu evlilikler kınanıyordu. Niye Zeyd’le evlendirdikten sonra kendisi evlendi? Zeynep zaten Peygamberle evlenmek istiyordu. Peygamber niye yolu zorlaştırdı?
  243. İnsanların onun aleyhine saçma sapan konuşacağını biliyordu. Bu yüzden çekiniyordu ama Allah çekinmediği için gerçeği açığa çıkardı. Niye insanların İslam’dan soğumaya neden olabilecek bir şey yaptı?
  244. Aişe’nin belirttiğine göre Peygamber Kur’ân’dan bir âyet çıkarabilse. [Müslim, I, 160; Tirmizî, V, 352, 353; Müsned, VI, 241, 266.] O âyet Ahzâb 37 olurdu. Niye çıkartmadı Kur’ân’dan? Nesh oldu diyerek çıkartabilirdi. 
  245. Tahrim 5’te peygamberin hanımlarını boşarsa daha hayırlı eşler ile evleneceği söyleniliyor. Peki peygamber yalancı olsa nasıl böyle bir riski göze alsın? Diyelim ki hanımları düzelmedi ve onları boşadı. Boşayınca ne olucak? Daha hayırlı eşler ile evlenmeli. Peki daha hayırlı eşler ile evleneceğini nasıl tahmin edebilirdi ki? Belki boşadıktan hemen sonra ölecekti böylece tüm peygamberlik iddiası çökecekti veya evlendiği hanımlar daha kötü olacaktı. 
  246. Bu sûrenin ilk âyetinde Peygamber azarlanıyor. Peygamber kendini niye azarlasın?
  247. 3. âyette ise 2 delil vardır: Ayette peygamberin Hafsa’ya bir sır verdiği söyleniliyor. “Meymûn b. Mihrân dedi ki: "Hadis, Peygamber'in Hafsa'ya sır olarak söylediği şu hadistir: "Ebû Bekr ve Ömer benden sonra hilafet yoluyla benim emrime sahip olacaklardır.” [Es-Suyûtî, Tahrim, 66/3 tefsiri.] Peygamber onların halife olacağını nasıl bildi? 
  248. Hatta sıralarıda belirtilmiş. Ömer’in daha sonra geleceğini nasıl bildi?
  249. Hz. Ömer hilafetten önce ölseydi ne olacaktı? Ölmeyeceğini nasıl bildi? 
  250. "Kadın ona haber verince” Hafsa o sözü, Âişe'ye haber verince, Allah o ikisinden râzı olsun, "Allah da onu açığa çıkarınca” Peygamber aleyhissalâtü vesselâmı o sözden yani ifşasından haberdar kılınca "bir kısmını bildirdi". Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem Hafsa'ya yaptığının bir kısmını bildirdi "bir kısmından da vazgeçti. "Peygamber ona bildirince kadın: "Bunu sana kim haber verdi?” dedi. O da: Bana her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan (Allah) haber verdi, dedi” [Beyzâvî, Tahrim, 66/3 tefsiri.] Peygamber Hafsa’nın bu sırrı Aişe’ye bildirdiğini vahiy ile öğrendiği belirtiliyor. Buna göre Peygamber gerçekten vahiy almış. Hafsa’nın Peygamber’in dediğini tasdik etmesi gerçekten vahiy aldığına delildir.
  251. Peygamber ailesi ile alakalı olan bir şeyi niye Kur’ân’dan nesh ettirmedi? Kim ailesi ile gerçekleşen şeyleri ortaya atar?
  252. Peygamberimiz İsmail’in soyundan geldiğini söylüyor. [Müslim, Fedâil, 1.] Arapların da İsmail’den geldiğini söylüyor. [Buhâri, Enbiyâ, 12.] Bilim adamları Yahudilerin Araplarla aynı kökten geldiğini ispatlamıştır. Bu soy ağacının kökü -2000 yılındadır. [6] Yani İbrahim (a.s.) yaşadığı dönemde. Bugün modern Dünya’da büyük büyük dedemizin kim olduğunu zor bilirken, Peygamber İsmail’in soyundan geldiğini nasıl bildi?
  253. Kur’ân gökte canlıların yaşadığını söylüyor. [Zümer, 39/68; Şura, 42/29; Ra’d, 13/15.] Bilim adamları evrende kesinlikle başka canlılarım olduğunu düşünüyor.
  254. Dinler arası pek çok benzerlik vardır. Buna göre hepsinin kökü birdir ve her yere Peygamber gelmiştir. Bu da Kur’ân’ı doğrular. [Nahl, 16/36]
  255. Kur’ân pek çok Doğu ve Batı olduğunu söylüyor. [Meâric, 70/40] Güneş pek çok noktadan doğmaktadır nitekim Dünya’nın eksen eğikliği değişmektedir. 1400 yıl önce bu farklı doğuş noktaları kimse tarafından tespit edilemezdi. Peygamber bunu nasıl bildi?
  256. Nûh Tufanı olunca Allah yere suyunu tutmasını emrediyor. [Hûd, 11/44] Bilim adamları yer altında muazzam büyük bir denizin olduğunu düşünüyor. Nuh tufanı için çok fazla su gerektiğini kimse inkar edemez. Bu suyun oradan gelmesi büyük olasılıktır. Peygamber öyle suyun yer altından gelebileceğini nasıl bildi?
  257. Kur’ân’ın her âyeti evrenseldir. Her âyetten evrensel bir mesaj çıkıyor. Bunu kim yapabilir?
  258. Akraba dışı evlilikte doğan çocuklar daha kuvvetli ve daha zeki olabiliyor. Buna genetik dilinde melez azmanlığı (hibrit vigor) deniyor. Peygamberimiz de bir sözünde akraba dışı evlilik yapın ki çocuklarınız daha kuvvetli olsun demiştir. [Terbiyetü'l-Evlâd, 1: 39; ihya, 2: 42.]
  259. Tebbet sûresine göre Ebu Leheb cehennemliktir. Peygamber Ebu Leheb’in kafir olarak öleceğini nasıl bildi?
  260. Hanımı da Cehenneme gidecektir. Sûrenin sonu bundan bahsediyor.
  261. İnsanlar İslam fıtratı üzerine doğar. [Rûm, 30/30] Her insan içinde Tanrısal ve varoluşsal anlamını arama dürtüsüyle doğar. Logoterapi buna delildir. 
  262. Kur’ân’a göre iki kalp bir kişi imkansızdır. [Ahzâb, 33/4] Bilim adamlarına göre çift kalpli doğan kişi ölür. Bu da âyeti doğrular. (George Lippert iki kalpli değildir.)
  263. Nisâ 34’ün iniş sebebine baktığımızda Peygamber’in böyle bir hüküm koymak istemediğini görüyoruz. [Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları, c. 1, s. 272-3; Vehbe Zühaylî, Tefsirü’l-Münir, c. 3, s. 51.] Peygamber niye istemediği bir hükmü koysun?
  264. Nüzul sebebinde Peygamber farklı bir hüküm söylüyor, vahiy Peygamberi gelip düzeltiyor. Peygamber vahiy almasa niye kendisi Kur’ân’ın söylediğinden farklı bir şey diyor? Bu demektir ki Peygamber vahye tâbidir. Onun fikri vahiyden sonra gelir. 
  265. Peygamber hiçbir hanımda vurmamıştır. [İbn Mâce, Es-Sünen, 51.] Niye böyle bir hüküm koydu? Lehine bile değil. 
  266. Hem bu yüzden kadınlar Dinden uzaklaşabilir. İnsan toplamaya çalışan biri niye böyle bir şey uydursun?
  267. Kur’ân matematiksel bir yapıya sahiptir. Peygamber aşağıdaki şeyleri nasıl tutturdu? Kur’ân’da 365 kez gün (‘yevm’ tekil hali) kelimesi geçiyor. Bir yılda 365 gün vardır.
  268. Ay’ın Dünya’nın etrafında Sidereal dönüşü 27 gündedir. Kur’ân’da Ay kelimesi 27 kez geçiyor.
  269. Zaman dilimi olan ay kelimesi 12 defa geçiyor: yılda 12 ay (‘şehr’ tekil hali) vardır.
  270. Günler kelimesi 30 kez geçiyor. Bir ayda ortalama 30 gün vardır.
  271. Kıyâme 16-19. “Onu zihnine bir an önce kaydetmek için, okumada acele etme. Onu zihninde toplayıp okumanı sağlama işi bize aittir. O halde onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et. Sonra onu anlatmak elbette bize aittir.” Bu âyetlerde Peygamber uyarılıyor. Bir insan niye kendini uyarsın?
  272. Peygamber Kur’ân’ı uydurduysa niye dilini kıpırdatsın ki? Zaten o uyduruyor niye zorlansın?
  273. Peygamber niye bu olayı Kur’ân’a yazıyor? Niye kendinde saklamıyor? Yani Kur’ân’ı uydursa, ne gibi bir mânâsı var ki?
  274. Evren kara delikler tarafından yutulunca yıldızlar bunlara düşerek silinecektir. Kur’ân yıldızların patlamasından değil, silinmesinden bahsediyor. [Mürselat, 77/8]
  275. Karasineğin bir şey kapması ile onu sindirmesi aynı anda gerçekleşir. Modern bilim dâhil herkes bir araya gelse karasineğin kaptığı bir şeyi geri getiremez. Çünkü kaptığı her ne ise zaten sindirilmiş ve yapı taşlarına ayrılmış olmaktadır. Bu yapı taşlarından ilk besinin oluşması modern bilim ile bile mümkün değildir. Kur’ân bu veriyi onaylıyor. [Hac, 22/73]
  276. Adet döneminde cinsel ilişkiye girmek cinsel yolla geçen enfeksiyon riskini artırmaktadır. Adet döneminde cinsel ilişkiye girmek kadında endometriosiz denilen çok ciddi bir hastalığın oluşmasına neden olmaktadır. Kur’ân adet döneminde cinsel ilişkiye girmenin eziyet olduğunu söylüyor. [Bakara, 2/222]
  277. Kalpler paslanabilir. Bunun bilimsel adı oksitlenmedir. Kur’ân kalplerin paslanabileceğini söylüyor. [Mütaffifin, 83/14]
  278. Yeşil yapraklarını sararmasına kloroz ‘chlorosis’ denir. Yeşil yağrağın bir şekilde zarar görmesi ile klorofil ‘chlorophyll’ maddesini üretememesi nedeni ile (ki bu madde bitkiye yeşil rengini verir) bitki yaprağının sararması gerçekleşir. Rüzgârın bitki yapraklarına direkt olarak hasar verdiği ortaya çıkmış. Kur’ân rüzgarın yaprakların sararmasana neden olabileceğini söylüyor. [Rûm, 30/51]
  279. Çocuğun cinsini erkek belirler. Allah nutfeden erkeği veya kadını yarattığını söylüyor. Nutfe spermden bir damladır. Yani erkeğin nutfesinden cinsiyet belirleniyor. [Necm, 53/45-6]
  280. Abese sûresinde Allah Peygamberi çok ağır bir şekilde uyarıyor. [Abese, 80/1-10] Peygamber niye kendini uyarsın?
  281. Peygamber niye kendini böyle ağır uyarıyor? Niye yumuşakça değil?
  282. Peygamberin yaptığı günah olmadığı halde niye uyarsın kendini? 
  283. Peygamber niye bunu nesih ettirmiyor?
  284. Peygamber böyle küçük bir şey için uyarılıyorsa buna göre kendisi günahsız bir kişidir. Bir insan nasıl günahsız olabilir? Hangi insan hiçbir şekilde hata yapmayabilir? Normal bir Müslüman bir günde onlarca günah işler. Ne hikmetse Peygamber hiç işlememiş. Denk mi geldi?
  285. Peygamber hayatında her şeyi yaşamıştır. Yetim kalmıştır, savaş yapmıştır, yakınları ölmüştür, sevinmiştir, çocukları olmuştur, torunları olmuştur. Yani hayattaki her şeyi yaşamış. Denk mi geldi bu? Fıkhın bu kadar geniş olma sebebi yani bu kadar detaylı hükümlerin nedeni Peygamberin her şeyi yaşamasıdır. 
  286. Peygamber tebliğ bitmeden ölmedi. Tebliğ bitmeden ölse yalancı olduğu ortaya çıkar nitekim vahiy nasıl ortada kesilsin? 
  287. Peygamberin tebliğ bitene kadar öldürülmeyeceği söylenmekte. [Mâide, 5/67] Cidden öldürülmemiştir. Bu da mı denk geldi? Bu kadar savaşa katıldı, hangi cesaretle bunu söyleyebildi?
  288. Bu âyetin nüzul sebebine bakarsak Peygamberi koruyan kişiler vardı. Bu âyetten sonra Peygamber o kişilerin yanından gitmesini emrediyor. Yalancı olsa niye böyle bir şey yapsın? Allah beni o insanlarla koruyor diyip yanında onları bırakabilirdi. Niye gidin dedi?
  289. Peygamber Allah’ın tekliğine, varlığına, Ahiret’in varlığına pek çok delil sunuyor. [Enbiyâ, 21/22-24; Kıyâme, 75/36-40; Enbiyâ, 21/30-33; Yâsîn, 36/36-40; Mü’minun, 21/91; İsrâ, 17/42; Zümer, 39/29; Ankebût, 29/4] Ya bu delilleri bilen bir insan Cehennem’in varlığına inanmış olur. Yani kendisi akli şekilde Cehennem’in olduğunu biliyor. Niye din uydurarak yani Tanrı’ya iftira atarak Cehenneme gitmeye göz diksin? Bunları aklıden Cehenneme gitmek kadar aptal olamaz değil mi?
  290. Müslümanlar perişan halde. Allah âyetlerde 1400 yıl önce bize cevap veriyor. [Enfâl, 8/53] Allah bu âyette kendimizi değiştirmedikçe bizim değişmeyeceğimizi söylüyor. Bugün perişan halde olmamızın sebebi de bu. Biz bir şey yapmıyoruz ki Allah bizi halife yapsın.
  291. Allah âyette yeryüzünün hakimi olacağımızı vaat ediyor. [Nûr, 24/55] İslam’ın altın çağı buna delildir. 
  292. Kur’ân’da sonradan anlaşılan pek çok âyet vardır. Bilimsel âyetler, gaybi haberler buna delildir. Kur’ân bazı âyetlerin sonradan anlaşılacağını söylüyor. [Neml, 27/93] Peygamber bunu nasıl bildi?
  293. Yine Kur’ân bu âyetlerin içimizde ve dışımızda gösterilecek deniliyor. [Fussilet, 41/53] İçimizde olanlar mesela kalbin paslanması. Peygamber bunu nasıl bildi? Anatomik şeylerin sonradan anlaşılacağını nasıl bildi?
  294. Sonra dışımızda deniliyor bu da astronomik şeylere işarettir. Yani evrenin genişlemesi mesela. Peygamber Astronomik şeyleri sonradan anlayacağınızı nasıl bildi?
  295. Kehf sûresinde Allah bize mağaraya sığınan gençler hakkında 9. ayette bilgi vermeye başlar ve bu gençlerin 309 sene mağarada kaldıklarını 25. ayette bize bildirir. Kehf suresi 9. ayetteki mağara kelimesinden, gençlerin mağarada kaç sene kaldıklarını bize bildiren “Onlar, mağaralarında, üç yüz yıl kaldılar ve dokuz yıl ilave ettiler.” 25. ayeti dâhil tam olarak 309 kelime vardır. Allah gençlerin mağarada 309 sene kalmış olduklarını bildirmekte ve mucizevi şekilde tam olarak 309 kelime geçirerek mağara ve 309 ilişkisini göstermektedir. 
  296. ‘El Hadid’ (demir) sûresi 57. sûredir. 57 demirim bir izotopudur.
  297. ‘El Hadid’ kelimlerinin ebced değeri 57’dir. Bu da sûrenin sıra numarasıdır.
  298. Yine ‘Hadid’ kelimesinin ebced değeri 26’dır. 26 demirin atom numarasıdır. 
  299. İlginç olan şu: ‘El’ takısı belirlik için vardır. Yani belirli bir Demir olduğunda bunun ebcedi 57 yani demirin bir izotopu oluyor. Ama belirsiz şekilde ‘Hadid’ kelimesinin ebced değeri 26’dır yani tüm Demir izotoplarının atom numarası. Demir kelimesi tek başına belirsizdir ve gerçek hayatta da durum böyledir. Nitekim demirin pek çok izotopu var.
  300. Besmeleyle sayarsak demir âyeti bu sûrenin 26. âyetidir yani demirin atom numarasıdır.
  301. 57. sûrede Allah kelimesi de 26 kez geçiyor. 
  302. Dünya’nın merkezi katı demirden oluşan bir diş çekirdek ve onun etrafında sıvı demir okyanusunda oluşan bir dış çekirdek vardır. Yani Dünya’nın merkezi demirdir. Kur’ân 114 sûredir, 57 ise 114’ün yarısı, yani Kur’ân’ın merkezi demir sûresidir tıpkı Dünya’nın merkezi gibi.
  303. Demir âyeti besmeleler ile birlikte 5155. âyettir. Normal âyet sayıları ile bu 5100 fakat 57. sûre olduğu için + 55 yapılır. (Fatiha sûresindeki besmele normal âyet olarak sayılıyor ve Tevbe sûresinin besmelesi ypk bu yüzden 57-2=55) 5155 Dünya’nın iç çekirdeğinin derinliğidir. Bu çekirdek de demirden oluşuyor (%80). Bunlar denk mi geldi?
  304. Kur’ân’a göre Güneş’in ortaya çıkışı gündüz sayesinde oluyor. [Şems, 91/3-4] Buna göre Güneş Dünya’nın etrafında dönerek ortağa çıkmıyor. Bu, o zamanki hakim görüşe terstir. 
  305. كُلٌّ فِى فَلَكٍ’ (‘kullun fi felekin’ ‘her biri içinde bir yörünge’) [Yâsîn, 36/40]: Bu tümceyi oluşturan Arapça harfleri açalım ve yazalım; ك-ل-ف-ى-ف-ل-ك. Türkçe harfler karşılığı düşünülürse; K-L-F-Y-F-L-K. Arapça harfleri baştan ve sondan okuduğumuzda aynı tümce oluşmaktadır. Toplam 7 harf var. 3 harf tek harf olan ‘ى’ harfinin iki tarafında yer almış. Âyet her şeyin bir yörüngede olduğunu söylüyor. Buna göre bu 3 harf ‘ى’nin etrafında dönüyor. Hem ‘ى’ harfinin galaksimizin merkezindeki kara deliği (Sagittarius A*) temsil etmesi çok olası. 
  306. Bu harf galaksinin spirallerine ‘sarmalarına’ benzediğini söylemekte gerekir. 
  307. Kur’ân’a göre gündüz ve gece Dünya’yı sarıyor. [Zümer, 39/5] Bir şeyin sarılması yuvarlak ise mümkündür. Buna göte Dünya küre şeklindedir. 
  308. İslam güçlü iken öbür milletler kötüydü. İslam çöktü Yahudiler, Kafirler ve Hristiyanlar güçlendi. Buna göre tüm Kafirlerin durumu İslam’ın durumuna bağlıdır. Biz Allah’ın sünnetini terkettik. Allah’ın bize düşmana karşı verdiği öğütlere iyi uymadık ve bu yüzden karşı güçlendi. [Bakara, 2/120, 217; Enfâl, 8/60] Bu demektir ki: İslam ne kadar güçlü olursa öbürküler o kadar kötü olur. Bunu da Kur’ân söylüyor nitekim Allah’a uyarsak halifeler olacağız deniliyor. [Nûr, 24/55] Halife olunca karşıdakilerin hepsi çökük olup biz hakimiz demektir. 
  309. İslam’ın çökmesinin en önemli nedenlerinden biri Endülüs’tür. Endülüs Müslümanları lükste ve zenginlikte yaşardı. Lüks israftır. Müslümanlar bu yüzden Dünya hayatıyla aldanmaya başladı ve çöküş başladı. Peygamber ve Kur’ân pek çok yerde lüksün ve rahatın helal okul sebebi olduğunu söylüyor. [Kasas, 28/58; İsrâ, 17/16] 
  310. Wilfred Cantwell Smith, hala hayatta olan Kanadalı bir oryantalisttir. Onun Modern Tarihte İslâm (Islam in Modern History) adını taşıyan bir eseri vardır. Bu eserinin bir yerinde söylediklerinin tercümesi şöyledir: "Avrupa'nın, kesintisiz beş asır boyunca yaşadığı korku ve dehşeti unutmasına asla imkân yoktur. Çünkü bu dönemde İslâm Avrupa'ya doğudan, batıdan ve güneyden hücum etmekteydi. Ve her gün Roma İmparatorluğu'nun en güzel bir parçasını ele geçiriyordu. Ve neredeyse bizzat başkenti dahi eline geçirecekti. İslâm'ın zaferi önüne geleni silip süpürecek cinstendi. Bunu sadece toprak üzerinde coğrafi alanda değil aynı zamanda değerler ve ilkeler alanında da gerçekleştiriyordu. Çünkü İslâm, Hıristiyanlardan on milyonlarca insanın İslâm'ı kabul etmesini sağlayabilen biricik dindir. Avrupa'nın kendisi ile gurur duyduğu Mesihiliğe bir şirk dinidir diye tiksinerek ve hoşlanmayarak bakıyordu." Bu şekilde devam edip giden cümlelerinin sonunda şunları söylüyor: "İşte onun yaşadığı bu korkuya (baştaki cümleleri hatırlamanız için dikkatlerinizi çekmek isterim) Modern Çağda benzeyen hiçbir şey yoktur. Hatta komünizmin 1948 yılında Çekoslavakya'yı istila ettiği esnada Avrupa'nın yaşadığı korkuya dahi benzememektedir." [Muhammed Kutub, Enfâl sûresinden eğitici dersler, s. 45.] Kafirlerin korkusu Kur’ân’da çok yerde bahsedilmektedir. [Âl-i İmrân, 3/151.] Kafirler galip gelip hiç korkmaya bilirdi. Denk mi geldi?
  311. Allah Kafirlerin İslam’ı söndüremeyeceklerini söylüyor. [Saf, 61/8] İslam mitoloji olarak kalabilirdi ama durum böyle olmadı. 1400 yıldır diri bir dindir.
  312. Dinden en uzak yaşanılan asır bu asırdır. Eskiden yine de dine uyuluyordu. Allah öğüdü unutan kişilere her kapının açık olacağını söylüyor. [En’âm, 6/44] Bugün bu âyeti özetliyor. Her şeyin kapısı açık. Sanat, bilim vs.
  313. Kur’ân’a göre her canlı sudan yaratılmıştır. [Nûr, 24/45] Evrim teorisine göre tüm canlıların kökeni suda yaşayan tek hücreli (Prokaryot ve Arkealar) bakterilere dayanmaktadır.
  314. Yine Kur’ân’a göre Dünya 2 günde yaratılmıştır buna göre hayvanlar da aşama aşama yaratıldı. Yani her canlı türünün atası sudan var edilmiştir. Evrim teorisine göre durum böyledir.
  315. Allah yeryüzünü Kıyâmet günü kabzedecektir. [Zümer, 39/67] Avucuna alma olarak ifade edilen fiil ‘kabz etmek’ fiili sarıp kuşatma, kavrama anlamlarına gelir. Ancak yuvarlak bir şey sarılıp avuçla kuşatılır. Bu da Dünya’nın küre şeklimde olduğuna delildir.
  316. Kıyamet esnasında oluşacak dev kasırgalar, tsunamiler, magma akıntıları, gök cisimlerinin yeryüzüne çarpması gibi olağanüstü felaketler neticesinde yeryüzündeki tüm canlı hayatı yok olacak, tümsekler (dağlar ve tepeler) ve çukurlar (okyanus, deniz ve göl boşlukları gibi) kaybolacak, issız ve dümdüz bir yer yüzeyi oluşacaktır. Dünya’nın başlangıcında da aynı durum olmuştu. Yeryüzünü kaplayan magma Dünya’yı pürüsüzleştirmişti. Kur’ân Kıyâmet’te Dünya’nın dümdüz yani tümseksiz olacağını söylüyor. [Tâ-Hâ, 20/105-7; İnşikâk, 84/3]
  317. Dediğim gibi bu durum yeryüzünün başlangıcında da gerçekleşti. Kur’ân bu durumdan bahsetmektedir. [Gâşiye, 88/20]
  318. Allah insanları evrenden çıkmaları için meydan okumaktadır. [Rahmân, 55/33-35] Âyette ‘ateşten yalın bir alevle kıpkırmızı bir duman bizi yok eder’ diyor. Yani bu şey bizi engeller diyor. Bu şey sadece kara delikler ve yığıldım diskleri olabilir. Yalın alev yüksek yoğunlukta enerjiye, kıpkızıl bir duman ise yığılın diskine işaret etmektedir. Hem de kara delikler evrenden çıkıp başka bir evrene geçme aracıdır (solucan delikleri). 
  319. Kur’ân gökte 7 yol olduğunu söylüyor. [Mü’minûn, 23/17] Arapçada 7 çokluğu ifade eder. Buna göre bu yollar solucan delikleridir. 
  320. Peygamberin bir tane fotoğrafı olmadığı halde Dünya’da en sevilen kişidir. Bu tesadüf olabilir mi?
  321. Peygamber niye kendini teselli ediyor? [Duha, 93/1-11] Kendi kafasında teselli edemiyor mu?
  322. Peygamber niye güya uydurduğu şeyler ile kendini teselli ediyor? Yani ahiret ile?
  323. Peygamber Allah’ın onu terketmesine niye üzülsün? (Haşa) Uydurduğu şeye niye üzülsün?
  324. İslam’a fevc fevc giren pek çok millet olmuştur. Kur’ân bunu müjdelemektedir. [Nasr, 110/2]
  325. Müşriklerin zürriyeti yok olmuştur, kurumuştur. Müslümanların ise devam etmiştir. Durumun böyle olacağını Kur’ân haber veriyor. [Kevser, 108/3] Peygamber Müşriklerin soyunun kesileceğini nasıl bildi?
  326. Kur’ân’da yıldız kümelerine burç adı verilmiştir. [TARHAN Ramazan, Kur’an-ı Kerime Göre Evrenin Yapısı, s. 95] Peygamber zamanında yıldız kümeleri (galaksiler) bilinmiyordu.
  327. Firavunun cesedinin muhafaza edileceği söyleniliyor. [Yusûf, 12/92] Şu an müzelerde pek çok Firavun cesedi vardır. Denk mi geldi?
  328. Hem de aynı âyet pek çok insanın bu delilden habersiz olduğunu söylüyor. Ve evet bu mumyalar 3000 yıl sonra bulunmuştur. Yani pek çok kişi bundan habersizdir.
  329. Hem de âyette gösterilmesinden bahsediliyor. 1400 yıl önce bu delil nasıl gösterilebilir? Müzeler mi vardı? Ama şu an var. Allah müzeler ile bu delili gösteriyor. 
  330. Müslümanların ise devam edeceğini nasıl bildi? Nitekim bizim soyumuz değil onların ki kuruyacak deniliyor. Müslüman kalmasaydı âyet hatalı olurdu. Müşriklerin zürriyeti olsaydı âyet hatalı olurdu.
  331. Kur’ân’da bahsedilen Peygamberler her zaman şirk koşan toplumlara geliyorlar. Bu demektir ki tarih boyunca Paganizm yaygındı. Tarihi verilen bunu doğrulamaktadır.
  332. Hadisler ve Kur’ân arasında çok fazla fark vardır yani üslup olarak. Buna göre Kur’ân Allah’tan Hadisler Peygamberdendir. Buna göre Peygamber Kur’ân’ı uydurmuş olamaz.
  333. Kur’ân’a göre yeryüzü bir beşiktir. [Nebe, 78/6] Bu bize yeryüzünün hareketli olmasını hatırlatır.
  334. Yine beşikler hareketli olduğu halde sakin yerlerdir tıpkı Dünya gibi. Dünya hareket ediyor ama kütle çekim sayesinde her şey savrulmuyor yani sakin bir yer.
  335. Dünya 23.40 yatık bir eksene sahiptir, güneşin etrafında dönerken bu eksen önce sağa yatar ve güney kutup noktasında 6 ay gündüz oluşur, kuzey kutup noktasında ise 6 ay gece oluşur. Daha sonra, Güneşin etrafındaki yörüngesinde yüzmeye devam ederken içinde yavaş yavaş sola doğru yatar bu durumda da tersi olur yani kuzey kutbu 6 ay gündüz, güney kutbu ise 6 ay gece yaşar. Sonra Dünya tekrar sağa doğru yatmaya başlar, sürekli döngülerle bir o yana bir bu yana yatar. Kuzey kutbu bir tarafa giderken güney kutbu diğer tarafa gider. Bu size neyi hatırlattı. Bir beşik gibi değil mi? 
  336. Yahudiler Peygamberimiz çok eşli diye eleştiriyorlardı. İşte bir Peygamber peygamberlik sebebi ile evlenmez falan diyorlardı hatta Peygamberin kadın meraklısı olduğunu söylüyorlardı. [Vehbe Zühyalî, Tefsirü’l-Münir, c. 3, s. 104-5.] Peygamber niye o kadınları boşamadı? Niye Yahudilerin daha kolay dine girmesi için boşamadı? Hem o zamanlar bu eleştir varda Peygamber niye tek eşli yaşamadı? Niye bu eleştiriyi yemeye göz yumdu?
  337. Kur’ân’a göre Güneş sirâctır. [Furkân, 25/61] Belirtildiğine göre ‘sirâc’ kelimesinin çoğulu olan ‘sürüc’ kelimesi ‘nurlandıran yıldızlar’ anlamındadır. [Celâleddin es-Suyûtî ve Celâleddin el-Mahallî, Celâleyn, Furkân, 25/61 tefsiri.] Bu kelimenin çoğulu yıldız demekse bu demektir ki Güneş de bir yıldızdır.
  338. Evren bir çöküş ile çökünce büyük sekme ile yeni bir evren oluşacaktır. Allah buna yerin ve göklerin farklı yer ve gökler tarafından değiştirilme adını veriyor. [İbrahim, 14/48]
  339. "Taberî' [ö. 922]'nin naklettiği Peygamber (s.a.w.)'in bir sözüyle bitireceğiz: "Allah (Kıyamet günü) gökleri ve yedi yeri alıp avucuna koyar ve sonra onlarla, çocuğun topuyla konuştuğu gibi konuşup şöyle der: Tek Allah benim, Ben tek galip olan Allah’ım." [Taberî, XXIV/17] Dünya’nın top gibi olması Dünya’nın küre olduğunu ispatlar.
  340. Kur’ân’da dünya ve ahiret kelimelerinin herbiri 115 kez geçiyor.
  341. Melek ve Şeytan 88 kez.
  342. Fayda ve bozgunculuk 50 defa.
  343. Yakın ve uzak 10 defa.
  344. Sıkıntı ve huzur 13 defa.
  345. Denge ve Aşırılık 23 kez.
  346. Nikahlanması ve boşama 23 defa.
  347. Hitap ve konuşma 12 defa.
  348. Kadın ve erkek 24 defa.
  349. Gemi ve boğulmak 23 kez.
  350. Kıyâmet günü ve O gün 70 kez.
  351. Hastalık ve eziyet 24 kez. 
  352. Kirlilik ve pislik 10 defa.
  353. Peygamber (nebi) ve haber (nebe) 80 defa.
  354. Bitki ve ağaç 26 defa.
  355. Kınanma ve yerilme 14 defa.
  356. Ziraat, ekim ve meyve 14 defa.
  357. Ulaşmak, yetişmek ve erişmek 12 defa.
  358. Rahmet ve Rahim 114 kez geçiyor.
  359. Yine 114 sûre sayısıdır.
  360. Rahman da 57 kez yani yarısı kadar geçiyor.
  361. Sene kelimesi 19 kez geçiyor. 19 sene ise Meton devridir. Aynı Ay fazının aynı Güneş takvimi gününe denk gelmesi 19 senede bir gerçekleşir; astronomide bu olgu Meton devri olarak bilinir.
  362. Bu devir içerisinde Ay takviminin 7 yılı artık yıldır (355 gün sürer), 12 yılı ise tam yıldır (354 gün sürer). Kuran’da 19 kez geçen “sene” kelimesinin iki türevinden biri olan tekil formunun (sene) 7, çoğul formunun (sinin) ise 12 kez geçerek bir uyumun daha gözlemlenmesi ilginçtir.
  363. Güneş ve Ay kelimeleri Kuran’da 19 kez bir arada kullanılmaktadır (41. sure 37. ayette ikişer kez beraber kullanılmaktadırlar). Bu da, bu iki gök cismiyle yapılan hesapları birleştiren Meton devrini oluşturan sene adedine denktir. 
  364. Yine ilginç bir şekilde Güneş ve Ay kelimelerinin beraber geçtiği 19. ayet, bu iki gök cisminin birleştirilmesinden bahsetmektedir: “Güneş ve Ay birleştirildiğinde.”
  365. Erkek bal arısının kromozom sayısı da 16’dır. Dişi bal arısının kromozom sayısı ise (2n) olarak (16x2=32)’dir. Arı (Nahl) sûresi Kur’ân’ın 16. sûresidir.
  366. Ayrıca Nahl sûresi 128 âyetten oluşmaktadır. 128 ise 16’nın 8; 32’nin 4 katına eşittir. 
  367. Bu sûrenin 16. âyeti en kısa âyettir. 128. âyet de 32 harften oluşmaktadır. 
  368. Bu 128 ayetin içinde Allah kelimesinin geçtiği 64 (16x4 ve 32x2’ye eşittir) ayetin ve Allah kelimesinin geçmediği de 64 ayetin olması da ilginç bir gözlemdir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nisâ 34: Kadınlar dövülür mü?

Kur'an'da Dünya'nın şekli

Aişe ile Peygamberimizin evliliği