Kayıtlar

TAŞ PARADOKSU

İddia: Kur’ân’a göre Allah mutlak kudret sahibidir yani istediği şeyi yapabilir, istediğini yaratabilir. Peki Allah kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir mi? Eğer gücü her şeye yetiyorsa bunu yaratıyor olabilmeli fakat kaldıramazsa, nasıl mutlak kudret sahibi olabilir? Cevap: Bu tip seviyesiz iddiaların kaynağı, İslâm teolojisini bilmemektir. Bu iddiaya cevap vermeden önce temel mantıktan haberdar olunmalı. Mantıkta varlık 3’e ayrılır (imkânsız, mümkün ve zorunlu varlık). Allah’ın, kaldıramayacağı taşı yaratması imkânsızdır yani böyle bir taş imkânsız varlıktır. Bu yüzden yukardaki soru şöyle genişletilebilirdi: “Allah aynı anda diri ve ölü bir varlık yaratabilir mi?” “Allah kendini yok edebilir mi?” “Allah tamamen siyah aynı anda tamamen beyaz bir top yaratabilir mi?” Bu saydıklarımızın hepsi imkânsızdır, Allah böyle şeyler yapamaz. Allah’ın kudreti imkânsızlara ilişmez nitekim imkânsızları gerçekleştirmenin kudret ile bir ilgisi yoktur. Benim kudretim arttıkça bu işleri yapma potansiy

Hz. Meryemler karıştırılıyor mu?

 Bu iddiayı bir hristiyan söyleyebilir, bir ateist değil, bu yüzden Tevrat ve İncil’ide ele alacağım. İki şekilde cevap vereceğiz. Matta 1 : 1. "İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih’in soy kaydı şöyledir: 2. İbrahim İshak’ın babasıydı, İshak Yakup’un babasıydı, Yakup Yahuda ve kardeşlerinin babasıydı," Bir hristiyan nasıl Kur’an’a bakıyorsa, bende bu ayetlere onun gibi baksam, anakronizm (herhangi bir olay ya da varlığın içinde bulunduğu zaman dilimi (dönem) ile kronolojik açıdan uyumsuz olması) var derim. Fakat ben biliyorum ki bu ayetlerde "oğul" kelimesi "öz oğul" anlamında değil. "Oğul" kelimesinin 3 anlamı olabilir : a) öz oğul [tıpkı Matta 1 : 2’deki gibi]; b) soy bakımından oğul [tıpkı Matta 1 : 1’deki gibi]; c) benzeşme bakımından oğul [tıpkı Yuhanna 8 : 44’deki gibi. "Siz babanız İblis’tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz."] Aynı şekilde "kardeş" kelimeside bu anlamlarda kulla nılabilir. Hem Kur

Peygamberler arasında derece farkı var mı yok mu?

İddia I: Bakara 285. “Allah’ın elçisi ve mü’minler, Rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. ‘O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız’ ve ‘İşittik, itaat ettik, bağışlamanı dileriz rabbimiz, gidiş sanadır’ dediler.” Bakara 253. “O Peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık.” Bu iki âyette çelişki var. İlk âyette Peygamberler arasında fark yok deniliyor. İkinci âyette ise, var deniliyor. Cevap: İlk olarak, bu âyetlere benzer âyetler tüm Kur’ân boyunca mevcuttur. Dediğimiz âyetlere baktığımızda dikkat çeken şöyle bir durum var: Farkın olmadığını söyleyen tüm âyetlerde insan konuşuyor, ‘ayrım yapmayız’ diyor. [1] Ama derece farkından bahseden tüm âyetlerde Allah konuşuyor. [2] Buna göre Allah ayrım yapıyor ama biz yapamayız diyebiliriz, bu durumda hiçbir çelişki yoktur. İkinci olarak, bu âyetler farklı şeylerden bahsediyor. İlk âyette Müslümanların her Peygambere ayrım yapmadan inanması gerektiği söyleniliyor. İ

Hz. Yûnûs kaç insana gelmiştir? 100 bin mi daha fazla mı? (Sâffât 147)

Bu iddiaya üç farklı cevabımız vardır: Âyet insan nazarından anlatılmış olabilir. Bir kimse onlara baktığı zaman ‘Bunlar yüz bin kişidir yahut daha fazladır.’ derdi. Burada bu ifadenin kullanılmasından maksat, onların sayısının çokluğunu anlatmaktır. [1] İkinci olarak, âyetteki ‘veya’ kelimesi ‘hatta’ anlamında da kullanılır. [2-4] Bu mânâyı vermek hala soruya cevap değildir fakat cevabın devamında bunu daha iyi anlayacağız. Hz. Yûnus’un kavmindeki insan sayısı değiştiği için Allah ‘hatta’ kelimesini kullanmıştır. Bu kullanıma pek çok yerde rastlarız: Bakara 74. “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; artık kalpleriniz taş gibi, hatta daha da katıdır.” Bu âyette aynı kelime kullanılmaktadır. Allah hangisi olduğunu bilmiyor muydu diye sormak saçma. Bazı insanların kalbi katı başkalarının daha katıdır. Yani değişkendir bu yüzden Allah ‘hatta’ kelimesini kullanmıştır. Nahl 77. “Göklerin ve yerin gizliliklerini (bilmek,) Allah’a mahsustur. Kıyâmet işi, göz açıp kapamak kadar veya dah

Ahzâb 51 ve ‘Allah arzunu hemen gerçekleştiriyor’ hadisi

  Ahzâb sûresindeki pek çok âyet Ateistler tarafından argüman olarak sunulmaktadır. Bunlardan en çok 51. âyet dile getiriliyor. Bu âyetin meali şöyle: “Onlardan dilediğinin beraberliğini erteler, dilediğini yanına alırsın. Uzaklaştırdıklarından birini tekrar istemende senin için bir sakınca yoktur. Bu hüküm onların mutlu olmaları, üzülmemeleri ve hepsinin senin verdiğine razı olmaları için en uygun olanıdır. Allah gönüllerinizdekini bilir, Allah ilim ve hilim sahibidir.” İddia: Peygamber oda sırasını düzenliyor bu âyet sayesinde. İstediğiyle istediği zaman olabiliyordu. Cevap: İlk olarak, diyelim ki Peygamber bunu yapabiliyordu. Peki bu ne ifade eder? Burada tek denilebilecek şey Kur’ân’ın evrensel olmamasıdır ki aşağıda evrensel olduğunu göreceğiz. İkinci olarak, bu âyetin niye indiği hakkında 2 düşünce var. İlki Peygamberin bir kadınla evlenip (yanına alırsın) istediği kadını boşaması, sonradan tekrar evlenmesine izin veriyor. İkinci görüş, ki en sağlamı bu, şöyle diyor: Peyg

Nisâ 34: Kadınlar dövülür mü?

Gayrimüslimlerin en çok itiraz ettikleri âyetlerden birisi Nisâ 34’tür: “Allah’ın, (iki cinse) birbirinden farklı özellik ve lütuflar bahşetmesi ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Sâliha kadınlar Allah’a itaatkârdır; Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar. (Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.” Bu âyette kadınların dövülmesinin emredildiğini söylüyorlar. Peki bu âyet gerçekten şiddet için mi indi? Bu konuyu analiz edelim. İlk başta âyetin nüzul sebebine bir göz atalım: Katâde'den rivâyette o şöyle diyor: “Bu âyet Sa'd b. er-Rabi hakkında indi. Sa'd, Ensarın reislerindendi. Karısı Habîbe binti Zeyd de Ensardandı. Bir gün karısı kendisine kafa tutunca Sa'd onu tokatla